11 Aralık 2010

21-İçimizdeki Şeytanı Görür Gibi Oluyorum

 



İçimizdeki Şeytanı Görür Gibi Oluyorum 

Ne bileyim işte.... 

Belki çocukluğumdan... belki bilinçaltı.... belki de başka bir yerimden... 
Canlıları cinsiyetlerine göre sınıflandırmak kısmına kıl oluyorum. 

Bunu yaparken nedense bütün canlıları değil sadece bazılarında belirginleştiriyoruz. 

Bir güvencin, bir kumru, bir kuğu, bir ördekte bunu yapmazken bazılarında bunu daha bir başka amaçla kullanıyoruz gibi geliyor. 

Neden beyaz olanını sözde barış çığırrtganlıklarımıza alet ederken, siyah olanını çemberin dışına atıyoruz. 

Bir bülbülün altın kafeste “vatanım...”vatanım” diye feryat etmesini anlamayarak altın kafesten çok daha değerli olan “gül” sevdasıı anlamak istemiyoruz. 

Bu sınıflandırmayı yapanın insan olduğunu düşündükçe içimizdeki şeytanı görüyor gibi oluyorum. 

Yani bir güvercin oturduğu daldan veya çatıdan bakarken yolda salınarak giden birini gördüğünde 
bir insan yürüyor diye mi düşünüyor? 

Yoksa; bir kadın, bir genç kız, bir delikanlı yürüyor diye mi düşünüyor? 

Bir güvercin; 

“Bu bayan güzel gülümsüyor” diye bir kez daha dönüp bakıyor mu? 

Sokağın diğer başına kadar onu soyarcasına bakıyor mu? 

Bu bakımsız bir insan.. diye gaga buruşturup, yüzünü ekşiterek arkasını dönüyor mu? 

Ya da baykuşlar kara haber verirlerken erkeklere bir başka kaba haber verip, bayanlara “sevgili bayan bu haberi size ulaştırmak beni de memnun etmiyor ama yaklaşık şu kadar zaman sonra ananız ağlayacak. Lütfen hazırlıklı olurmusunuz?” diye daha bir kibar mı davranıyorlar? 

Kuşlara bunu yapmazken, bildiğimiz o kalleş kurt'un vasıflarını anlatırken dişisine “asena” diyerek neden o kalleşlikten sıyırıp dişi bir panter haline getiririz? 
Tabi ki kurt'un bundan haberi yok, olsa eminim ki oda rahatsız olacaktır. 

İneğe bir misyon yüklerken... bereket verim, şefkat... 
Erkeğine “öküz” demekle aşağılarız... 

Hatta, kaba davrananlara, kırıcı olanlara “öküz” diyerek o hayvanı bu işe alet ederiz. Delikanlı olanlara “koçum”, güzel, tatlı olanlara “kuzum” diye paye veririz. 

Yapılan bir eylemi bile “erkeğine göre başka, dişisine göre “kuyruk sallamasa”diye başlayan cümlelerle anlatarak kendimizi kazıkladığımızı düşünmekten kendimi alamıyorum. 

Bildiğimiz köpekte bunu yaparak erkek olanını “köpek” diye bırakırken, dişi olanına “kancık” diyerek içimizdeki saklı tarafımızı açık mı ediyoruz?... 


Bekir Kale Ahıskalı
Ekim 2007
Kekeme Kaval-21 (İçimizdeki Şeytan)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder