11 Aralık 2010

22-Anı Yaşamak

 


“Ahıskalı; an’ı yaşa ve mutlu ol”


Güzellikler merhale merhale ilerlenerek elde edilir.
Dünlerin toplamından geçmiş bugünlerin toplamından da geleceğimiz oluşur.
Hiçbir şey bir anda güzel olamayacağı gibi, bir anda da elde edilemez.
Yarın daha güzel olacak diyenlerin kuru avuntularına kanmadan “an’ı yaşa” (malısın.)

Yarının daha güzel olabilmesi için sana; sabahı, gün ortasını ve günün sonunu
sunan zamanın sana kazandırdıklarına bakıp karar vermelisin.
Sana anı sunamayan dostlarımızı da içine alan zaman dediğimiz gizemli perdenin arkasından çıkacak şeyden emin olamazsın.
Birilerinin sihirli bastonuyla dokunup yarınımızı tozpembe yapmasını beklemeden kendi günümüzü kendimiz pembeleştirebiliyorsak işte o zaman dostlarımıza ikram mahiyetinde sunacağımız tebessümler yarının kahkahaları olacaktır.  Bana öyle geliyor ki; zaman acılarını çekmemizi istediği kadar sunuyor ve o acılarımız bitmeden yakamızı bırakmıyor.

“Ahıskalı; an’ı yaşa ve mutlu ol”

böyle demişti arsız kahkahaların sahibi, gülüşüyle bedenime atlastan libaslar diken; konuşması nehir gibi akıcı, yüzü ay gibi parlak olan güzel.
Dertlerimiz geçmişte yükümlülüğünü bilerek üstlendiğimiz yine kendimiz tarafından atılan imzalarımız değimlidir. O zaman anı yaşamayı seçebilseydik ve an dediğimiz o mikro dilimden küçük mutluluk tabletlerini yudumlayarak
Yarınlarımıza hazırlanabilseydik eğer; bugün ki dertlerimiz ve sıkıntılarımız daha az tesir edecek ve direncimiz daha fazla olacaktı.

An’ı tüketirken,  acılarını yaşatan zaman; acaba, yarını daha güzel olsun diye mi verir? Yoksa çekebileceğimiz  tüm acıları yaşattığı için mi başka seçeneği kalmaz?

Yarının mutluluklarını bugünün sıkıntılarından bilip aldanmak ve yarın daha güzel olacak diye olmadık ezalara katlanıp, fedakarlıklarda bulunmak bizi mi yoksa bize hayatı bir kasede zehir olarak sunan insanların tercihi midir?


Geçmişin elemlerini bırakıp, geleceğin kaygılarından sıyrılarak an’ı yaşamaya başladığım günden bu yana daha mutlu daha huzurluyum.

Elbette benimde hayallerim var, benimde bahçemde açmasını beklediğim tomurcuklar var. Onlar daha güzel açsınlar diye gülümsemeyle okşayıp, dudaklarımdan suluyorum.

…an’ımı mutlu yaşamamı sağlayan ve öğreten güzel yaşadığım mutlulukları
üzerimden çıkarmak istemediğim libaslar haline getirdi. Tasalarımı attığım günden bu yana gülebiliyorum. Çatık kaşlı, olanca ciddiyetiyle geleceğe bakan adamdan; gülebilen ve geleceğe gülerek bakabilen bir adam meydana geldi.

Hem neden gülmeyecekmişim güneş elindeki kocaman feneriyle ömrümden bir günümü daha gülerek çalmaya gelmiş vermek istemesem bile alıp gidecek…

Ben değil gülen bir adamdan mutlu yarınların vaadiyle yarınları çalmaya çalışanlar utansın.

Sevgili…

Bana; an denilen küçük zaman diliminde kocaman mutlulukları gösterdiğin ve yaşattığın için sana minnettarım.. Anlarım seninle oldukça yarınlarım senindir


Bekir Kale Ahıskalı
Haziran 08-2007
Kekeme Kaval-22 (Anı Yaşamak)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder