11 Aralık 2010

30-Bir şairin kalemiyle sevişip, teniyle uyumalı

30-Bir şairin kalemiyle sevişip, teniyle uyumalı

30-Bir şairin kalemiyle sevişip, teniyle uyumalı belkide...



Emdiğim helalinden iki damla anne sütü. Ne eski bir öykünün sayfalarından düştüm, ne de bir öyküye konu olamayacak kadar sıradan yaşadım. Başkalarının ancak hayalinin dokunabildiği tepelere ayaklarımla bastımda geldim. Her adımınmda bir sıradışılık, her soluğumda bir heyecan vardı.



./...

Bir hastene odasında ihanete uğrayan ilişkiden doğmadım ben. Dokuz ay on gün bekletildim ışığın bile alınmadığı ilahi bir hücrede. Sonra adına yaşam denilen bir bakışın bir bakışa yenildiği bir kuytuya atıldım. Ortada bir tenhalıktı bana ayrılan yer. O kuytuyu da kaybettikten sonra bu ülkede konaklamaya değer bir yer kalmamış demekti.Babil'in Asma Bahçeleri'nde öpülmemekten pas tutmuş dudaklar gördüm yerlere dökülmüşlerdi. İhtişamlı üzüm bağlarından geriye biri sıkılmaktan morarmış, diğeri sarkmış iki salkım üzüm kalmıştı... İniltilerin ne kesik kesik olanına, ne de uzunhava şeklinde olanına rastlanmıyordu. Bütün sevdiklerimi ölümle başlayan, yeniden dirilmekle biten bir yaşamın fihristesine kaydetmişleri.



./...


Hayatı bütün bütün sevmeye çalıştımsa da, o beni sevdiklerimle parçalayıp yünetmeye çalıştı. O mektubu bilmem kaçıncı okuyuşum, içinde hala ne seni ne de beni bulabildim. "Bir şair öpüşmeyi bilmese ne olur ki öpüşmeyi yazabiliyorsa bu yetmez mi?" diyordu tensel iletişimi bilmeyen devrik kalemli bir şair. Şairlerin kendilerine şap, kalemlerine keçiboynuzu yalattırmış olmalılar... Bir şairin kalemiyle sevişip, teniyle uyumalı belkide...



./...

Nikotinimsi bir tad... İçinde katran karası geleceği iple çeken ümitsiz bir kalp çarpıntısı. Eski bayramların tadı yok diye sitem etmiyorum çünkü, eski sevgililerin dudakları geçmişte kalmış silikonlu dudaklar ancak bu tadı verebilir. Geçmişin elemleri, geleceğin tasaları... Hani bu gününe ne oldu, onu neden yaşatmıyorsun.



./...


Sen benim olmayan bir hayalin meyvası olmasaydın ben dudak kilitlerimi çoktan kırmıştım. Bir günah işleyesim vardı dudaklarımı dudaklarından çekerek işledim işte...



Bekir Kale Ahıskalı
Eylül 2010
Kekeme Kaval -30

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder