25 Şubat 2011

Özlem Pala’nın Düş Kabini Sesleri şiiri üzerine

Özlem Pala’nın Düş Kabini Sesleri şiiri üzerine

Dante, İtalyan şairi, otuz yaşında iken siyasete atılmış, otuz beş yaşındayken rakip taraf duruma hakim olunca kaçmış, sonunda rakipleri tarafından dâimi sürgünlüğe ve ele geçtiği takdirde diri diri yakılmaya mahkûm edilmişti. Bu arada meşhur eserini( İlahi Komedya) “Hayat yolunun ortasında kendini karanlık bir ormanda buldum” diye başlıyor diyorlar.
Bizlerde şiirlerimize İlahi veya çevreden gelen bir esintiyle başlarız. Bu noktadan yola çıkarak yaşam denilen sözde akıcı özde aşılması zor yığıntıda kendimize bir koridor açarız aslında.. Biz şairleri farklı kılan şey budur. Her canlı gibi insanda doğar, gelişir, ve yaşamını yitirir ama ondan geriye neyin kaldığı önemlidir.

“Ölen insan mıdır ondan kalacak şey: Eseri;
Bir eşek göçtü mü, ondan nihayet: Semeri.”
böyle kaleme almıştır Mehmet Akif Ersoy atalarımın buyurduğunu. (Yeri gelmişken tüm edebiyat eserlerinde bu iki dizenin Mehmet Akif Ersoy’a ait olduğu yazar ama bu bir atasözüdür.Safahat’ın Yedinci Kitap-Gölgeler geçer Ne Eser Nede Semer isimli şiirinin giriş dizeleridir.)
Ya bir eser bırakırsınız bu bir sebil olabilir, bir sadaka olabilir, bir yazı, bir şiir olabilir. Yada koca bir boşluk, beddualarla çevrili hatırlandıkla lanet okunan bir zulüm…

Yine bu eseri oluştururken mevsim, olgu, boyut değiştirir gibi değişir insan. Bazen yaşadığı kadar yazmak istediği gibi olur. Saran yaprak değil ömrüdür sanki, ve göç eden kuş değil, feryat eden kuş değil sanki kendisidir. Toprak olmayı ister, toprağa yar olmayı ister. Güle, bülbüle hem meftun hem sırdaştır… Yine bülbülle dertleşen Mehmet Akif ne diyordu
Eşin var, aşiyanın var baharın var ki beklerdin
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül nedir derdin

…/…

Özlem pala şiirlerinde anlaşılır olmaktan yanadır. Ben Özlem Pala’nın şiirlerini okuduğumda şiir insanların benliğine işlemeli ve onlara kendi benliklerini buldurmalıdır’ sonucuna varıyorum. Özlem Pala şiirlerinde iç dünyasını yansıtırken/anlatılırken gerçek yaşamla da bağlantı kuruyor. Yani şiirleri hem toplumu, hem de onların duygularını, onların hayal ve düşüncelerini anlatıyor. Bu sebeple birçok şair gibi Özlem Pala’yı da okuyanlar kendilerine bir şeyler buluyorlar. Çünkü bunu başarabilen insanlar şair vasfını daha bir hakkıyla taşırlar.. Daha çok bu düşüncelerle şiirlerini işleyen Özlem Pala, bu şiirinde de herkes için geçerli olabilecek duyguları dile getirmiş, bir gerçekten bahsetmiştir. Sevginin, sevgilinin neler ifade ettiği ya da sevginin ve sevgilinin nasıl ifade edildiği, neler isteyebileceği sade, basit ama anlatılmak isteneni veren kelimeler seçilerek yazmış.
Bunu yapmamış olsaydı yani şiirini gereğinden çok imgelere boğmuş olsaydı Necatigil’in

“Sevgileri yarınlara bıraktınız 
Çekingen, tutuk, saygılı. 
Bütün yakınlarınız 
Sizi yanlış tanıdı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz 
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek 
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk 
Geçeceği aklınıza gelmezdi.”
diyerek kaleminde şekillendirdiği gerçeği görememiş olacaktı.
Düş Kabini Sesleri / I şiirine gelecek olursak; bende birçok okuyucu gibi kendimden ve yaşantımdan bir şeyler buldum diyebilirim. Şiiri biçim, sanat anlayışı olarak ele alacaksanız  şairin dünya görüşü/hayata bakışı açısını bilmeniz gerekmektedir.
Düş Kabini Sesleri / I
Bu bir;
Ekosu ayarsız
Düş kabini sesi
Ve yüreğimin şah/eseridir.

Şiirine girişgah, bab olarak seçtiği kelimeler gayet yerinde ve özenle seçilmiş. İlave edebileceğim bir nokta var ki olmasa da olabilecek türden ancak Bu bir; diye bölündüğü için okuyucu algı yanılmasına düşerek Bu iki; veya Bu da … şekilde bir ifade biçimi bekleyebilir. Şiirin sonraki bölümlerinde böyle bir şekil ve vurgu olmadığına göre Özlem PALA burada şiiri bölümleştirirken şöyle yazmalıydı.

“Bu bir ekosu ayarsız düş kabini sesi
Ve yüreğimin şah/eseridir”

Çokta gerekli olmayan bu ayrıntıyı ifade etmek istedim.

Resim yap dedin yaptım.
Çala parmak mavilere daldım.
Palette bir damla mavide
Yelken yırttım, kürek kırdım,
Battıkça battım...

Şair şiirin ikinci bölümü diyebileceğimiz bu bölümde sevgiliye teslimiyet veya sevgilinin her mırıldanması, her bakışı bir emir veya rica algılanıyormuş gibi gözükse de bana göre her aşıkta ve sevgilide bu Mutlak Güç sahibi Yaratıcı’nın kaçınılmaz kontrolü… Burada aklıma gelen bir hususu söylemeden geçemeyeceğim. Sevgiliye meftun olan yanımız mıdır bizi kontrol eden yoksa sevmeyi sevgilide veren başka bir güç mü? Bu dizede her ifade yerli yerine oturduğu için belagat gücü öne çıkıyor


Resim yap dedin, yaptım işte...
Yağlı bir ilmekle al as istersen!
Ya da kır, çürüttüğün gibi düşlerimin dişini,
Gözlerimi çanak çanak kanat istersen !

Teslimiyet sonrası serzenişleri gibi… Muhatabına kapalı sesler gibi. Sen nasıl olmamı istediysen ben öyle oldum, yetmez dersen nasıl ki düşlerim ufak umut ve mutluluk kırıntılarımdı onları lekeledin, kırdın fazlasını yap kanat gözlerimi… Burada çizilmek istenen bir tablo olduğunu hatta çok iyi çizildiğini düşünüyorum. Sevgili karşısında onun ne olduğunu gösterircesine ayna vazifesi görmek. Bir sonraki dize bu bakışı tamamlıyor zaten…

Sonra geç karşısına izle !
Bağırırsam namerdim !
Duyamazsın ki...
Ama dinle !



Son bölümde çizilen portrenin ve ne istediğini bilmeyenin isteklerini yerine getirdikten sonra onunla yer değiştirircesinebana yaptıklarına/yaptırdıklarına karşılık benim sana yaptıklarımı bak!... gör!... az yaptım dersen daha fazlasını yap ben bunlara katlanabilecek güç ve dirayetteyimşeklinde açıklayabileceğimiz dizeler. Bana göre şair son iki dizede şiiri nihayete erdirmiş gibi gözükse de bir sevgide diriliş ve direnişin, bir sonraki şiirde şahlanmadan önceki son hazırlıklarını yaparcasına aşağıdaki kısmı kaleme almış.

Batık bir gemide
Yan yatan amforayı dinler gibi.

Netice olarak Özlem Pala güzel şiirler yazıyor. Bana göre kabuğundan çıkmalı, uygun bir zemin ve vadide haykırarak kendi sesinin yankısını fark etmelidir. Bunu yapmadığı takdirde hızla dönen zaman değirmeninde bir sukuta savrulacak veya savrulmak zorunda bırakılarak geçen yılların kayıp sayfalarında kaybolacaktır.


Bekir Kale Ahıskalı
15 Ocak 2008
Şiir Tahlilleri-42
Özlem Pala’nın Düş Kabini Sesleri şiiri üzerine

Şiirin Tam Metni

Düş Kabini Sesleri / I
Bu bir;
Ekosu ayarsız
Düş kabini sesi
Ve yüreğimin şah/eseridir.

Resim yap dedin yaptım.
Çala parmak mavilere daldım.
Palette bir damla mavide
Yelken yırttım, kürek kırdım,
Battıkça battım...

Resim yap dedin, yaptım işte...
Yağlı bir ilmekle al as istersen!
Ya da kır, çürüttüğün gibi düşlerimin dişini,
Gözlerimi çanak çanak kanat istersen !

Sonra geç karşısına izle !
Bağırırsam namerdim !
Duyamazsın ki...
Ama dinle !

Batık bir gemide
Yan yatan amforayı dinler gibi.

Özlem Pala

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder