12 Şubat 2011

Sevgilime açık mektup-1

  
           Sevgilime açık mektup-1


    Dizeler Güzeli Seher!...

    Aşkın şiirini yazmak istedim sana, sana şiirin aşkıyla yazmak istedim, aşkınla şiirler yazdığım gibi... Aşkı seninle tanımlamak istedim, tanımı seninle aşklaştırdığım gibi. Aşkını duyduğum gibi yazamadığım, eksik bıraktığım için hep kendimi kandırıyorum hissine kapılıp durdum. Elif, Be den söküp aldım adını yazan harfleri Sin, Ha, Re...

    Sonra bunları peşpeşe yazdım soldan sağa ve harekeledim. Yazdığıma adına baktım adının önüne gözlerinle kapandım. Öğrendikçe yandım, yandıkça meraklandım... Meraklandıkça çatlarcasına didindim durdum. Ben aşkın gerçeğini adını yazdığımda duydum. Sana varacak yolların çilesini çektim yıllar yılı. Tutkuların ötesinde gezinip durdum.


    Dizeler Güzeli Seher!...

    Bilmem ki nedir seni böylesine şüpheci ve güvenden uzak yapan. "Aşk" dedim "inat" dedin. "Sevgilim" dedim "serenat" dedin. "Yüreğimsin" dedim "sök at" dedin. "Aşkım" dedim "imdat" dedin. Her şair en güzel şiiri kendisi için yazar derler benim şiirlerim seninle güzel. Sabahın tuvalinde yıldızlarını bağrıma serpen sen… Sevene sabır sevilene merhamet gerektir. Sevende kahır çok olur bundandır iniltilerim ama uzaklığına asla kahretmem.



    Dizeler güzeli Seher!...

    Sen benim sevip yabanlara gönderdiğimsin. Uzaktasın, yollarını süpürmek için sakladığım canımı sana verdim. Ömrümün bütün boşluklarını sen doldurdun... Söylenmedik söz kalsın istemedim. Sevdaya dair yeminlerimde sen vardın. Acılarımın yaşlı, sevinçlerimin genç çağısın. Gözlerim görmeden habersiz iken yüreğimin gördüğüsün sen. Aynalarda bile saklayamadığım sırdır sevdan. En derin manaların bile biçimsiz ve yetersiz kaldığı güzelliğinle vuslatı müjdelemesen bile ben vuslatsız bir mutluluk yaşıyorum. Ben seni sevdiğimde kökler meyveden habersizdi. Dikenler gül gibi bir netice vereceklerini bilmiyorlardı daha. Sevgiyi damıtmamıştı toprak. Masumlukla suçluluk arasında bir yerde duruyordu hayallerim. Bir derya idin gönlümü en derin yerinde damıtıyordum. Bir demdin sen bende erdemdin. Senden gitmek ölümden ölüme dönmek olurdu yüzümü. Pişmanlıklar tevbe tadına bürünmeden evveldi seni sevmem. Tevbelendikçe tatlandın bende.

    Neden sonra, niceden sonra ben de bulutlar kadar ağlamaya başladım. Ağlıyorum çünkü sana dair unuttuğum mısraları gözyaşlarım hatırlatıyor. Sancılı damarlarımın feryadıdır gözyaşı. Akarken yüzümü yakar geçer. Ağlayacağım kendimle kavgamı sona erdirmek için. Ağlayacağım yüreğimle aramı bulmam için. Ağlayacağım içimde bir sen olduğunu herkese duyurmak için. Ağlayacağım yağmur kuşları omuzlarıma konuncaya kadar. Ağlayacağım gözlerim âmâ oluncaya kadar çünkü biliyorum ki gözyaşı yiğitler kârıdır. Ağlayacağım bulutuna sadık yağmur gibi. Ağlayacağım bir mevtayı uğurlar gibi. Ağlayacağım içimdeki geceleri boşaltmak için. Ağlayacağım bülbülsüz kalan bir dalın olduğunu göstermek için. Ağlayacağım yüreklerin sevgilinin yaşından ve sıcağından ibaret olduğunu göstermek için.


    Dizeler Güzeli Seher!...

    Bir boşluğu kapatmak isteyen kapı kanadı gibi sana koşuyorum. Sana koşan dizeler yazmak bir ipliğe inciler dizmektir. Bu fakirliğimle sultan tavrımın sebebi sana olan sevdamdandır. Derini bilmeyen inciyi ne bilsin. Derinlerde en derinlerde olan incisin sen. Kalabalıkların orta yerinde yapayalnızım sensiz. Her sözün içimdeki bir güzelliği daha alevlendirir oldu. Biliyorum sen beni öldürmek için söylüyorsun. Öldürdükçe büyüyorsun bende. Ezbere söylenen, okumadan öğrenilen ninnilerin bilinmeyen alfabesisin sen bende. Biliyorum bağrıma girmiş kör bir kurşuna sevdalandım. Aşka kasem edercesine, su da şeker ezercesine, çöle yağmur yağarcasınadır aklıma her düşüşün. Bilir misin gözyaşları yürekten gelir baştan akarlar dizeler güzeli.


    Dizeler güzeli Seher!...

    Devran başka devran,  sevdan başka sevda. Ben bu sevdayla suyu bulutlardan içerim. Bende yad oldun, bilinç oldun, biliş oldun. Ben seni beklerken yıllar yıllara, yollar yollara, diller dillere, aşklar gönüllere dolanıp durdu. Ebemkuşağımdan renklerin silikleştiği de oldu, kanatlarımın fersizleştiği de. Hayallerimin bereket başakları da verdiği oldu.. Sevda bir dert gibi gözükür çoğu zaman. Seveni acıya boğar. Toprağı kazan saban kadar, garibi aşağılayan yaban kadar merhametin yok senin. Benki ölenlerdenim, ölmek için doğanlardanım, uykusuz kirpiklerin sahibi de benim, zifiri gecelerin de. Bana yaşam ve ölüm göz mesafesindedir. Sevdan olmasaydı ayırmazdım birini bir diğerinden. Dizeler güzeli hiç düşündün mü kışın soğuğunda güvercinleri havada uçuran nedir diye. Ben söyleyeyim sevgidir. Bu kış günlerinde doğa beyazdan kutlu bir kaftan giyinmişken.


    Umut işte!... Unut işte!... Sürüldü bakışların, mühürlendi dudakların, Mülteci sevinçlerim bikes kaldılar. Yine de saklı sevdamı toprağa düşürmemek için eşiğine o sevdanın sahibinin eteklerine yüz sürmekten başka çarem yok ki. Her sözünle ömrüme bedel hançerler saplanıyor bağrıma. İflasım dilim dilim düşüyor dillere. Senin için pazarlıksız ölmeye gidiyorum şimdi. Nefes nefes, adım adım pazarlıksız öleceğim belki. Sen geleceksin diye yaşadığım kentlerin ciğerlerini söküp durdum. Baygın gülüşlere, şuh kahkalara aldanmadım bana uzanan elleri teptim durdum.  Hep bir zehir tadı sezdim boyalı güzelliklerin arkasında. Belki de bahtım kararacak, ahdım gerçekleşemeyecek. Olsun üzüntü camının kırıkları ciğerlerimi parçalayıp dursun, ateş kıvılcımları avuç avuç aksın gözlerime. Şimdi gırtlaklarda düğüm düğüm hecelerin, yüreğimde boğum boğum gecelerin efendisisin ben ise esiri... Gözlerinden sağılan güzelliğinle,  kuraklaşmış dudaklarda kutsal bir ninni gibi söylenen isminle uzak yakın bütün hüzün ve seviçlerimin müsebbibi sensin.



    Dizeler güzeli Seher!...

    Kendimi her sabah sesine ilikleyerek dolaşıyorum. Kulaklarımda reyhan reyhan açan çiçek misali sesinle hayalimin atlas bahçelerinde dolaşıyorum. Sen bendeki saadetin adısın. Karanlığın kudurmuş ürpertisinden kurtarıp üzerime emniyeti seren aydınlıksın. Kah ruhuma üfleyerek kah yüzüme haykırarak beni terbiye ediyorsun. Seni tanıyalı beri gözümden yaş eksiltmediysem bu meftunluğumdandır. Gözlerimi kapattığım an güzelliğinden yağmur yağmur sebepleniyorum.  Yokluğunla çoraklaşıyor ruhum. Seher darbesidir her bir soluğun. Bir gün ellerini tutma hayali köhneleşmiş çeyiz gibi duruyor belleğimde.  Varlığımdan uzun uykusuzluklarca kuşatmışım.  Belleklerimde uzak hayaller hatırasısın. Her gün varlığın kadar ağır sabır taşları çatlatıyorum. Yerde çiçeğim, göklerde yıldızımsın. Gülüşlerim olduğun yere kilitlendi. Her gece kayan yıldızlar gibi yer tutamıyorum kendime. Nerede şirazeden çıkmış bir güzellik görsem varlığını düşünerek güzelleştiriyorum.


    Dizeler Güzeli Seher!...

    Kaf Dağının ardındaki dünyalar güzelim. Nasıl aşkınla dönmesin başım. Nasıl tutulmasın ay ve güneş. Gökler nasıl ağlamasınlar. Cemalini görmeyen aşık iken cemalini gören ben nasıl aşık olmayayım. Bundan gayri öncesinde senin aşkın olduktan sonra ölüm gelse vız gelir.

    Dizeler güzeli, dert kıblem Seherim!... Zembilde kurutulmuş gülüm, sergende saklanan sümbülüm, hasret kokan daüssılam. İlmek ilmek hıçkırığım, yumak yumak ayrılığım... Kavruk güzelliğine rana düşen kınalı saçlarına ay vuranım... Beyaz cümlelerimin kırkıncı kapısı... Bulutlarda yalınayak dolaşanım... Övülecek güzelliksin sen. Ben ki; dizlerimde sızılar, yüzümde çizgilerle hep seni aradım durdum. Sırtımdan boşaldı yağmur suları. Sensizlik gibi korkunç bir deve daha rastlamadım. Sen acılarımın işaret sıfatısın. Fedakarlığımın özel adısın. Dualarımda saklıdır güzelliğin. Gülüşlerin yüzüme vuruncaya kadar talihime, tarihime, bigane körlüğüme başkaldırıyorum. 13 Şubat 2011


Bekir Kale Ahıskalı
Sevgilime açık mektup-1 (Lebibe'ye Mekktuplar 216)



Not: Geçen yıl 14 Subat Sevgililer Günü dolayısıyla yayınladığım yazıda Gelecekteki Sevgilime Açık Mektup başlığını kullanmış ve geleceğe seslenmiştim. Beklediğim o kadın geldi ve ömrümü bahara çevirdi. Son kitabıma adını verdi. Lebibe'ye Mektuplar Serisi'nde hep O'na hitap ettim. Aynı serinin bu son üç mektubunda ise özellikle ismen hitap etme gereği duydum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder