25 Şubat 2011

İbrahim Eroğlu’nun “Kaç Onur Yılı” isimli şiiri üzerine





İbrahim Eroğlu’nun “Kaç Onur Yılı” isimli şiiri üzerine

Önce düşlediğimiz, sonra düşlüğünü unutup özlemeye başladığımız hayallerimiz…. 

Baudelaire Théophile Gautier’inde der ki “ Şiirin ilkesi insanın üstün bir güzelliği özlemesidir. Bu ilke bir coşkunlukla, bir ruh taşkınlığında kendini gösterir. Bu coşkunluk aklın yoğurduğu hakikatin dışındadır.” 

Ben bunun böyle olduğuna inanmıyorum. Baudelaire nin bu düşüncesine katılamayacağım. İnsan hayal ettiği her şeyi yapmaya, hayal ettiği her duyguyu yaşamaya muktedirdir. Şartlar ve zaman bunun gerçekleşmesine engel olabilir. Ben diyorum ki “şiir kendi sınırsızlığıyla aklın sınırları dışındaymış gibi gözükse de bu şiirin değil aklın sınırsızlığıdır. Terbiye edilmemiş bir aklın (ki bu deli dediğimiz kavrama girer) sınırsızlığı bile bir şiirin sınırlarının çok daha ilerisindedir” 

Bir çok şair aklın sınırlarını daraltarak hayali bunun dışında tutarken hayalinde aklın bir ürünü olduğunu unutmaktadır. Hayalimizin gittiği en uzak nokta aklın başlangıç eşiğindedir. 
Şiir bütün bunların kavramsal anlatımıdır. 


Sevgili Eroğlu’nun ”Kaç Onur Yılı” na gelince; 

Öncelikle şunu belirtmeliyim Eroğlu bir şiir seyyahı. Her şiire uğrayan heybesi dolu bir şair. Kendi iç aleminde mozikleşmiş güzel bir duruşu var. Benim gibi oda mutluluğu şiirde arayan derdini orada dile getiren çözümün orada olduğuna inananlardan. Dahası bunu yaparken mutlu olmasını bilebilen bir dostum. Umduğu ile bulduğu arasında gel/gitleri olduğunu düşünüyorum. 

KAÇ ONUR YILI... 


Mudanya'da elele aşıklar,sahil cıvıl cıvıl.! 
Batman'da platonik sevdalar intihar ediyor..! 
Batman-Mudanya arası kaç 'aşk yılı' babacığım? 

Susuz, ağaçsız kıraç istasyonum, 
Nasıl unuturum çocukluğumun trenlerindeki manevraları, 
Yeşil ve mavi bir cennet varmış Ege'de, 
Kurtalan Expresi oraya da gider mi? 
Kurtalan-Bodrum arası kaç 'deniz yılı' babacığım? 



Şiir; pek alışık olmadığımız gelenek göreneklerimize ters bir vurguyla başlıyor. Babayı sorgulama… İnsan bu kısmı okuyunca kendisini buluyor. Dahası şiirde doğu-batı farklılığı ve anlayışı o kadar güzel işleniyor ki “şiir Anadolu’nun aşk fotoğrafı gibi” 
Tıpkı doğuda aşık olursanız ayıp batıda olmazsanız ayıp der gibi. 


Şiirde işlenen kavramlar bir aşk adamının takvim yapraklarını ve zaman kesitlerinin nelerden oluşabileceğinin gösteriyor “aşk yılı” “deniz yılı” “ekmek yılı”” gençlik yılı” gibi… 

Gediz Ovası'nda bolluk bereket, 
Kurtalan'da su bir var,bir yok, 
İşsizlik,toz ve çamur cehenneminde neler yitirdim.! 
Gediz-Kurtalan arası kaç ekmek yılı babacığım! ! ! 

Yoldaşa bacı derdik, 
Mektuplar aylar sonra cevap bulurdu, 
Kurutulmuş güller saklarım hala kitaplarımda, 
Aşklar da değerliydi, kadınlar da... 
Kaç 'gençlik yılı' yitirdim! 
anlayabilir misin babacığım... 



Bizi biz yapan değerler kadar bizi biz olmaktan uzaklaştıran değerlerimiz var. Ben “töre “ dediğimiz bir mantığın bu topluma çok şey katmadığını düşünenlerdenim. Bana göre töre’nin bir çok uygulaması gelenek ve göreneklerimizin önce erkek sonra bu erkeğin otoriteri yapısına saklanan (zalim, adaletsiz, merhametten uzak, duygusallığı almayan, akla dayanmayan ) bir yanı var. 
Kişilerin özelikle yeni neslin gelişmesine ve inkişafına engel güzel ve doğruyu aile büyüğünün gözüyle gören ve değerlendiren onun muhakeme kalıpları içerisinde hayatı idameye zorunlu kılan bir adaletsiz bir sitemi de içeriyor. Berdel’inden tutun (ki ben berdelin yapılan bir yanlışın doğru zemine oturtulma gayretiyle bir yanlışa en az dört doğrunun kurban edildiği düşüncesindeyim) bir çok uygulamasıyla alt benliği yok eden bir yapıya sahiptir. 


Sevdamı törelere kurşunlattın, 
Hep başkasıydın,hiç 'kendin' olmadın, 
Pişman mısın,mutlu musun mezarında bilmiyorum.! 
Yaşamla ölüm arası kaç 'ONUR YILI' babacığım..... 

Saydın mı babacığım? 


Bu şiirde ifade edilenlere dair çok dertliyim. 

Sevdamı törelere kurşunlattın, 
Hep başkasıydın, hiç 'kendin' olmadın, 


Kısmını okurken gözlerim yaşardı. Aslında Eroğlu babayı sorgularken toplumu ve kendisini de sorguluyor. Bu toplumda hala 25-30 lu yaşlardan sonra aşık olmak ayıp diye algılanırken. Hala yaptığın bir hatadan dönmek istemen ayıp diye nitelendirilirken ne diyebilirim ki. Bir toplumu değiştirecek olan sanattır sanatçıdır. Şiir yolunda yolun hep açık olsun Şiirin deli dolu şovelyesi… 

İyi ki doğdun EROĞLU 
................... 

Bekir Kale Ahıskalı 
Şiir Tahlilleri-10 

1 yorum:

  1. Bekir Kale Ahıskalı kardeşime katılıyorum. Toplumumuz ancak sizler gibi değerli sanatkarların ışığı altında ilerleyebilir.
    Bu hafta okulumuzdaki milli güvenlikçi eğitmeni komutan ile bu konuda sohbetimiz olmuştu.
    Çocuklar evde aileden göremediklerini , öğrenemediklerini okul ve çevreden öğreniyor.
    O bakımdan siz eğitmenlere çok büyük görev düşüyor.

    YanıtlaSil