26 Kasım 2010

Kendime; sırası mı, zamanı mı gibi soruları sormaktan vazgeçtim

Kendime; sırası mı, zamanı mı gibi soruları sormaktan vazgeçtim.

Sesini duymak güzeldi. İçim ürperdi ve tüylerim diken diken oldu. Uzun bir aradan sonra bu duyguyu yaşamak kendimle yüzleşmemi sağladı. Bu kadar aradan sonra sana kötü bir haber vermekte hoş değildi. Ama bunu yapmalıydım. Kendimle günlerce, aylarca mücadele ettim. Kendimi toparlarım diyordum ki aslında daha da dağıtmışım. Bu süreçte yaklaşık on-onbir kilo zayıflamışım. Bunda hastanede kalmamın, zor günler yaşamamın katkısı olmakla beraber seninde bulunduğun katkı azımsanamaz.

Sesin beni kendime getirdi. Kalbime öylesine işledi ki bana Goethe'nin "Kalplere hitap edecek şeyin kalpten gelmesi gerekir." sözünü hatırlattı. Yine Goethe'nin deyimiyle "Kalp neyle doluysa, dudaklardan dökülür gider."Taziyede bulunuşun çok içtendi. Kalbinden bir yerlerden koptuğu sesinin tonundan anlaşılıyordu. İyi ki varsın ve iyi ki oradasın.
Şundan emin olmanı istiyorum; artık daha sık, daha yakın görüşeceğiz. Gerekirse bize uymayan şeyleri değiştireceğiz. Kendimi, gönlümü dizginlemekten artık vazgeçiyorum. Kendime sırası mı, zamanı mı gibi soruları sormaktan vazgeçtim.

Yazdıklarımı en iyi anlayacak olan çağdaşlarımdır. Sen ise hem çağdaşım hem gönlümün mukimisin. Beni en iyi sen anlayacaksın. Kim bilir beni nasıl sorgulayacak, nasıl terleteceksin.

Sana taklitçilikle değil ayrı bir orjinallikle geldim. Kopya ve devşirme sevgi sözcükleri olmadan, yalnız bana ait olanla hitap edeceğim. 03.08.10
 
Bekir Kale Ahıskalı
Lebibeye Mektuplar 127
Kendime sırası mı, zamanı mı gibi soruları sormaktan vazgeçtim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder