Sözlerle ne kendimizi ne de duygularımızı tam olarak dile getiremeyiz. Yine de bu mesafeden yapılabilecek tek yol budur. Bayram yaklaştı. İnançlarımız kadar kültürel köklerimizin de etkili olduğu bu bayramın bir adına da şeker bayramı demişler. Gönlümün istediği bir bayramımız olsun. Bu senin doğum gününü saymazsak seninle olan ilk bayramımız.
Duygularımı sana açma fikrini ilk söylemeyi düşündüğüm gün senin doğum günündü. Bir şeyleri aktarmak ve anlatmak için daha erken olduğunu düşünerek vazgeçmiştim. Doğrusunu da yapmışım. Şimdi anladım ki içimden geçen duyguların ilk anlatılışı uyandıran ilk intiba kalıcı ise bu intibayı uyandıracak söylemi iyi yapmalı ve ikna edici boyutuyla yapılmalı. Duygularımı çıplak anlatabilseydim keşke.
Seni sevmekle bir sonsuzluğa sevdalandığımın farkındayım. Seni sevmeye bir ömrün yetmeyeceğini de biliyorum. Sonsuz olanda ilerleyebilmek hoş şeydir.Sen benim iyi niyetli aynamsın ve ben bu iyi niyetli aynada kendimi seyretmekten haz alıyorum. Seni sevmek önce bir buluş sonra öğrenmekti. Buluşuma sevgiyle, öğrendiğime güvenle bağlandım.
Bu noktada senden bana kalan yüceliğe yakın bir yalnızlık... Kasıklarımdan başlayan, ellerim ve ayaklarımdan bağlanmış farklı iki yöne çekiliyormuşçasına sancıların var. Sevdandan sebep kabuk bağlayan bir yaranın bıraktığı tat bedenimde dolaşıyor. Seni seviyor olmak başlı başına bir yücelik olsa gerek. Yücelere sevdalı olanların başı yüceliğe değmese bile gözleri sürekli yücelerde gezinir.
Neresinden tutsam sevdanın bir başı bağrıma bağlı. Lebibe sen gözlerimde bir ebemkuşağısın. Kaderime yazılı kar tanem, yanan bağrıma düştüğünden beri bendeki yangınlarda ilahileşmeye başladı. Seni sensiz asla... 06.09.10
Bekir Kale Ahıskalı
Lebibeye Mektuplar 132
Senden bana kalan yüceliğe yakın bir yalnızlık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder