12 Aralık 2010

İbrahim'in tahtayı ilk yonttuğu gün

İbrahim'in tahtayı ilk yonttuğu gün



İklimine küsmüş bir yaşamdır bedevilik
Münzevi bir hayattan
Kapıları aralayıp kaçabilmek varken
Toprağın sıcağına ram ederek bedenin serinliğini
Bir hurma tadımlığı damak kamaşmasıyla takas etmek
Tüm açlığını...




Tıfılları da alıp
Say etmek Safa ile Merve arasında
İklimine inat kıvılcım diyarının
...ve aç bir insana bir lokma vermek
Sahra'da bir su kuyusu bağışlamaktan evla iken
Cömertliğin tüm omuz kaldırışlığıyla takas etmek
Tüm cimriliğini...




Yaratanın kanunu bu
Bir vaktini kaçırırsan secdenin
Bin hesabı vardır bu aymazlığın
Bir vaktini kaçırırsan öğünün
Bir suali yoktur bu çaresizliğin
Kıvrılırken karnında açlık denilen yılmayan bir yılan
Bir diğeri önüne hacı denilen bir sıfatla takas ederken
Tüm faniliğini...




İbrahim'in tahtayı ilk yonttuğu gündür
Senin de başına gün çalsın diye buraya yazılışın
Seheri de ayrı bir yangındır bu mekanın
Neresinden söndürürsen söndür yeniden tutuşur
Tendeki bu yangın
Bir öğünlük sönüşle takas etmek
Tüm serinliğini...




Bir lokma aşkıdır başındaki Hücaz Dilencisi
Bir bakmaya aşk denen bedeviler
Şehvet duvarlarına
Yalancı bir "seviyorum" dövizi asarlarken
Apış aralarından ibaret bir dünyaları varken
Sahte bir kahramanlık nârâsıyla takas etmek
Tüm sessizliğini...




Deist türbanlılar göreceksin Kabe'yi tavaf ederlerken
Ali'yi bilmeyen Alevi'lerle el ele olacaklar belki
...ve secde eden kullar göreceksin
Akşam eteklerini öptüren Tanrı gibi davranacaklar sana
İşte o zaman sen
Omzndaki fakirlik hırkasıyla gurur duyacaksın
Yakacaksın karnındaki açlık yangınını yeniden
Ali gibi kimse bilmeyecek mezarının yerini
Said gibi Urfa'da göz yummayı dileyeceksin dünyaya
Hicazın göklerini bulutlar kaplayacak
...ve ardından binler ağlayacaklar sen gittiğinde






Bekir Kale Ahıskalı
Haziran 2010
Seher Yolcusu Sebe yi Düşlemek 40

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder