23 Mart 2011

Bekir Sıtkı Erdoğan'ın "Karaman" isimli şiiri üzerine

Bekir Sıtkı Erdoğan'ın "Karaman" isimli şiiri üzerine eleştiri/yorum


Karaman

Karaman'a hasretliğim
Üzüle üzüle bitmez;
Yollar bir ip, dağlar düğüm
Çözüle çözüle bitmez...

Sabah erkekler işine,
Döner akşamın beşine,
Güğümler çeşme başına,
Dizile dizile bitmez...

Biçim biçim fistanları,
Dile gelmez destanları,
Güz gelince bostanları,
Bozula bozula bitmez...

Kalesi tek bir şaheser!
Hatunya dilsizdir, susar
Mansurdede, Abbas, Hisar
Gezile gezile bitmez...

Kırmale yollarının sonu,
Şamkapı'ya bakar yönü,
Kırmale'den öte yanı,
Kazıla kazıla bitmez...

Git, gör İmaret'i aman!
Kimler geçmiş zaman zaman
Velhâsılı şu Karaman
Yazıla yazıla bitmez...



Bekir Sıtkı Erdoğan
Bir Yağmur Başladı 1957


Şüphesiz ki Bekir Sıtkı Erdoğan edebiyat dünyamıza güzel eserler kazandırmış güçlü bir kalem. Bir çok şiirinde gelenekten bazı unsurları içine almış eserleri mevcuttur. Ama umumiyetle Cumhuriyet devri Türkiye'sinin bir çok kalemi gibi batı tesiri akımların içerisinde kaldığını da söylemem gerekir. Ben Bekir Sıtkı Erdoğan'ı "Gurbetten geldim, yorgunum hancı" dizleriyle başlayan "Binbirinci Gece" isinli şiiriyle daha iyi tanıdım demekle beraber kendisine karşı önyargılarımın oluşmasına sebep olan ve daha lise yıllarımda okuduğum

"Ses ver bana ey koskoca mazi
Bana ses ver
Ses ver bana ses
Nerde o sevda, o vefa
Ses ver ki şu suskun dile bir şifa
İlham arayan ruhuma bir taze heves ver"

....


dizeleriyle başlayan "Ses Ver" isimli şiiriin bu şiirden çok kısa bir süre önce okuduğum Cenab Şehabeddin'in "Riyah-ı Leyal" şiirinin bir taklidi olduğunu düşünerek edebiyat öğretmenizizin kapısını çalarak o zaman ki pişmemişliğimle Bekir Sıtkı, Cenab Şehabeddin'den şiir aşırmış şeklinde ifade bulan çıkışımlır. Edebiyat öğretmenimden önce haddimi bilmem konusunda azarlanmış sonra öğretmenim Cenab Şehabeddin'in "Riyah-ı Leyal"ini okudunuz mu soruma karşılık almış olduğum "hayır" cevabı önyargılarımı güçlendirmekle beraber öğretmenime karşı da bir önyargılı davranmama sebep olmuştu. Cenab Şehabeddin'in

"Ey gizli kebuterlerin âheste sürûdu,
Ey mirvehe-i lâne-i mürgân
Ey bad-ı hırâmân,

Âfâka inince gecenin sütre-i dûdu
Başlarken ufukdan seyelana
Bâlîn-i cihâna.

Ol dem ki olur, ey tarab-âmûz-ı hayâlât,
Bir nây-ı zümrüd gibi nâlân
Destimdeki nihâlân..."

....


dizeleriyle başlayan "Riyah-ı Leval"i okumamıştı ama benim bu düşünceme karşı haddimi bilmemi istemişti. Bu iki şiir arasındaki benzerliği de okuyucumun dikkatine sunmak istiyorum. Araştırıp okuyabilirler.

Geçmişte yaşadıklarıma dair bu kısa açıklamadaan sonra "Karaman" isimli şiirimiz dönmek istiyorum.Bekit Sıtkı Erdoğan'ın hece ile yazdığı şiirlerin içerisinde en başarılısı "Binbirinci Gece" isimli şiiridir. "Binbirinci Gece" şiirinde santimental ton vardır. Mübalağa yoktur ve hiçbir ifade şişirilmemiştir. Subjektif ve objektif unsurlar yerinde kullanılmış ve gerçeğe uygun tasvir edilmiştir. "Ses ver" isimli şiirini aruz vezniyle kaleme almıştır.

Her şair bilerek veya b,lmeyerek her şiirinde bir mekanizma oluşturur ve bu mekanizmayla şiiri istediği yere çeker. Şairler bazen de şiirlerinde oluşturdukları mekanizmalara tabi olurlar. "Karaman" isimli şiirde de bunu görmekteyiz. Şair mekanizmaya değil mekanizma şaire hakimdir. Yani Bekir Sıtkı Erdoğan da bir çok şairin yine aynı ifadeyi kullanacağım bilerek veya bilmeyerek vazin ve kafiyenin ahengine kapılıp mısraların yapısını işlemiş olsa da muhteviyatını nüanslı bir şekilde işleyememiştir. Ben bu tür şiirleri mekanizmaca yönlendirilmiş şiirler diye tanımlıyorum ve burada şiir şairin kontrolünden çıkıp vezin ve kafiyesinin ahengini tutturmak gayesiyle şairi mekanizmanın yörüngesinde hareket ettirdiğini düşünüyorum. Günümüzde özellikle hece vezni ve kafiyeli şiirler yazanların sıkça ve çokça bu yörüngede dolaştıklarını görmekteyim.


Yıllar önce kaleme aldığım yazılarımda sıkça değindiğim ve bir kez daha değinme gereği duyduğum ve günümüzde bazı karalama ehlinin 'etkilenmemek için başkalarının şiirlerini okumuyorum' diye ifade ettikleri düşüncelerinin ne kadar yanlış olduğunu birkez daha görmekteyiz. Duygusal olsun mesleki olsun sizin alanınızd vücudaa getirilen eseleri okumadığınız, incelemediğiniz taktirde daha iyisini vücuda getiremeyeceğinizi iddia ediyorum. Kaldı ki hayatta başkalarının hata veya doğru olan tecrübelerinden istifade etmediğiniz taktirde kısa önrünüzün herşeyi deneme yanılma yoluyla yapmanıza imkan vermeyeceğini de çok iyi biliyoruz. O zaman özellikle şair okumalı...okumalı...çok okumalıdır.


Yine yeri gelmişken şiir ya gelenekten meydana getirilir ya da yenilikten meydana getirilir. Hangisinden meydana getirilirse getirilsin orijinalliği onun kabul görmesini sağlayacak ve onu geleceğe taşıyacaktır. Daima değişeni takip edip konu, şekil ve uslup olarak taklit ederek yeni görünmek çabası içine girmiş olmak o eserin yeni olması anlamına da gelmiyor. Taklitleri meydana getirmek için orijinali meydana getirmek kadar ceht etmeği gerektirmez ki taklidin kıymeti harbiyesi hiçbir zaman orijinal kadar olmayacaktır. Mesela Divan ve Halk edebiyatları birbirlerine zıt edebiyatlardır. Bununla beraber bu ikisinin de dışında olan modern şiirin değişim ve beslendiği yer itibariyle bu iki şiir türüne de baskınlığı kaçınılmaz alacaktı ve oldu da...




Bekir Kale Ahıskalı
14 Mart 2010
Şiir Tahlilleri-65 Bekir Sıtkı Erdoğan'ın "Karaman" isimli şiiri üzerine

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder