Şiir ve Çeviri


Şiir ve Çeviri
Şiir çevirebilmek için nelerin bilinmesi gerekir? Bunların önem derecelerini göre şöyle sıralıyorum.




1. Dili Bilmek:



Şiirin yazıldığı dili bilmek, şiir çevirebilmenin birince ve en önemli koşuludur. Dili bilmeden bir şiiri eksiksiz çevirmek imkansızdır. Herhangi bir dilden yapılan Türkçe bir düz yazı çeviriden yararlanarak şiir çevirisi yapılması durumunda şiirin dizelerin, hatta şiirin nasıl kaybolabileceği konusunda bize ipuçları verecektir. Dil bilmeden şiir çevirisi yapmak mümkün değildir.



2. Şiiri bilmek:



Şiiri bilmek başka bir deyişle şiir bilgisine hakim olmak şiir çevirebilmek için gerekli ikinci önemli konudur. Bir dili akademik manada biliyor olmak şiir çevirisi yapabilmek için tek başına yeterli değildir. Öyle olmasaydı bir dili akademik derecede bilenlerin en güzel şiir çevirilerini yapmaları gerekirdir.



3. Şairin düşünce biçimini bilemek:



Çeviri yapılacak şiiri şairin düşünce biçimi veya biçimlerini bilmekte önemli bir koşuldur. Şairin düşünce yapısında var olan inanç, gelenek ve yaşadığı toplumun dilinin şematik olarak resmedilişinin iyi bilinmesi gerekir. Bu bilinirse şairin söylediği dizelere sonradan katılabilecek sözcükleri yakalamak ve düzeltmek kolay olacaktır. Şairin söylediklerinin doğru yorumlanabilmesi için bu gereklidir. Mevlana’nın Mesnevi’sini yabancı dile çeviren veya Farisi halinden dilimize çeviren çevirmen şaire ve düşünüre ait inanç yapısını bilmiyorsa çeviride hata yapacaktır. İnanç yapısında var olan veya şiirde çokça zikredilen kadeh, şarap sözcükleri yanlış aktarılacaktır. Ömer Hayyam’ın dilimize çevirilen rubailerinde bu duruma sıkça rastlamaktayız. Fizik, Matematik, Astronomi, Metafizik ve Felsefe konularında tam bilgisi olan Hayam aynı zamanda iyi din bilgisine sahip ve bu bilgiyi hayatına uygulayan biridir. Ne yazık ki Hayyam şiirini dilimize çevirenler Hayyam’ın düşünce yapısı veya inancından öte kendi düşünce yapıları ve inançları doğrultusunda çevirmişler rübailerin manalarını değiştirmişlerdir. Aynı durumla Yunus Emre şiirinde de karşılaşmaktayız. Çevirmen çeviri yaparken kendi inanç ve düşüncelerini katmadan dili, şiiri, sosyal ve düşünsel yapısı dikkate alarak çevirmelidir.



Örneğin Mevlana, Yunus Emre, Ömer Hayyam şiirlerinde dinin beyanatlarına muhalif bir beyanatın, sözcüğün veya imanın bulunması mümkün değildir. Yine bir sosyalist veya ateist şairin şiirlerinde Allah inancı tabiat inancı olarak işlenir ki şair tabiata inanmaktadır. Bu şairin şiirlerinin çevirisi yapılırken Allah inancı diye vurgu yapmak yanlış olacaktır. Çevirilerde buna rastlanıyorsa iki sebebi vardır.



a.Çevirmenin bilmesi gereken dil, şiir, şairin düşünce yapısı ve şiirin yazıldığı devrin sosyal ve kültürel yapısı esaslarından birinde eksiklik var demektir.



b. Çevirmen kendi dili, şiiri, düşünce yapısı veya yaşadığı devrin sosyal ve kültürel yapısına uyarlamıştır ki bu nereden bakılırsa bakılsın etik değildir. Okuyucuyu yanıltmakla beraber şiirin gelişmesine engel teşkil edecektir.



4. Sosyal, siyasal, kültürel yapıyı bilmek:



Şiir çevirisinde gerekli sayılabilecek bir koşulda şiirin yazıldığı dönemin sosyal, siyasal ve kültürel yapısını bilinmesidir. Bazı çevirilerin altına koymak gereğini duyduğum kısa altyazıları okuyanlar bu koşulu şiir çevirmede neden önemli olduğunu daha iyi anlayacaklardır.



Vurgulamaya çalıştığım bu veriler açısından bakıldığında en etkin şiir çevirisi yapan Yahya Kemal Beyatlı’dır. Günümüz bunun güzel örneklerine rastlamaktayız.



Bekir Kale Ahıskalı
2005