29 Ocak 2011

Bana bir haller olmaya başladı

Bana bir haller olmaya başladı


Sinhare hayatım merhaba



Bana bir haller olmaya başladı. Çabuk duygulanan, çok ağlayan birisi olarak iyiden iyiye hassaslaştım. Bir dizi, bir film veya sokakta karşılaştığım bir görüntü gözlerimi yaşarttığı gibi zaman zaman kendimi alamayıp köşe bucak kaçıp tenhalarda ağlar oldum. Bunun sana olan özlemim, aşkım ve hasretimle alakalı olduğununda farkındayım.
Bu sebeple bu tür manzara ve duygusal ortamlardan kaçmaya çalışsam da bir şekilde karşılaşıyor ve ağlıyorum. Dün tüm gün boyunca onlarca kez aradım. Karne günü olması bana ayrı bir merak ve heyecan vermişti. Sonucun ve meyvenin ne olduğunu tahmin etmeme hatta bilmemem rağmen yine de duymak istedim. Senden bu bilgiyi alınca da gidip karne hediyesi niyetine birşeyler satın aldım. Daha önceleri bebek ve köpek almıştım şimdi ise kaplan, ceylan ve zebra aldım. Bu alıklarımı ona veremeyecek olsam bile elimde, evimde muhafaza edeceğim. Ayrıca bir de merkebimiz var. Kimbilir bakarsın birgün..


Bana bir haller olmaya başladı. Dün gece televizyon kanallarında dolaşırken "Hanımın Çiftliği" isimli bir diziye rastgeldim. Senaryonun uyarlandığı romanı daha önce ilgi ve büyük bir keyifle okumuştum ama uyarlanmış halini merak ettim. Dizide idam edilecek olan birisi hakkında son kararrın onayı beklenirken bir babanın evladını kurtarmak için gösterdiği çaba anlatılıyordu. Bu sonuçsuz çabayı görünce duygularıma hakim olamadım ve ağlamaya başladım. Yaklaşık bir saat sürekli ağladım. İçimdeki uzaklığı resmetmesi ve zaman zamanda sensiz dünyamdan çekip gitme isteğinin içimde fısıldamaya başlamış olmasının da etkisi var. Beni seyrettiğim ve gördüğüm her olayın içine çeken ve gözyaşlarına boğan sana olan sevgim ve sana olan hasretimdir. Her gördüğümde birşeyleri eksik bıraktığım sensiz asla tamamlanamadığım gerçeğiyle yüzleşmemi sağlıyor.

Bana bir haller olmaya başladı. İnternet ortamından biraz daha uzak olma kararı aldığımdan bu yana hayatıma yenilikler katmaya başladım. Öncelikle okumasını bilmeme rağmen yazmak olarak biraz zayıf olduğumu bildiğim Osmanlıca'yı daha iyi yazmak ve daha iyi öğrenmek için birisinden kurs almaya başladığımı söylemiştim. Haftada belli bir saat toplamı olmamasına rağmen ben günde bir saatimi ders alarak ama yaklaşık iki saatimi bu işe ayırıyorum. Sözlük ve kelime manalarıyla bilsem bile istılahta kullanılan bazı kelime ve sözcükleri daha iyi öğrenmeye başladım. Yeni yeni sözcükler ve halk, avam tabirleri öğrenmeye başladım. Kendileri sağolsunlar İbrahim bey (bana bu dersi veren kişi) bu işte hem ehil hem de çok gayretli. Belli bir kazanç amacı gütmeden bilgisini arkadan gelecek olanlara aktarma gayretinde. Eğer bu şehirde fazla kalabilirsem ve İbrahim beyin yaşamı müsade ederse bu işi uzunca bir süre devam ettirmek istiyorum. O kadar ki kendilerinin yaklaşık beş-altı yıllık öğrencileriyle karşılaştım. Eğer beni motive etmek amaçlı cümleler kurmuyorsa ben onbeş günlük eğitimle yaklaşık altı aylık yol almış durumda imişim. Temel ve altyapımın olmasının da etkili olduğunu biliyoruz. Dedelerimizn ayrıca dinimizin vahyedildiği lisanı yazarak öğrenmek beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Son zamanlarda günlük sayfa sayısını yüz sayfalara indirdiğim kitap okumalarımı tekrardan ikiyüz sayfanın üzerine çıkardım. Ayrıca ameliyatın etkilerinin kalkmasıyla birlikte sporuma da yeniden dönmüş oldum. Sabah sporumu aksatmamaya başladım.

Bana bir haller olmaya başladı. Gece düşümde ezan okunuyordu. O sırasa üzerim açık uyuyakalmışım ki validem odamın kapısını açarak üzerimin açıldığını, hasta olabileceğimi söylediğini duydum. Yerimden fırladım düşümde gördüğüm ezanın etkisini atamamış olmalıyım ki içimde seni sevdiren,içimde kendisini de sevdirene secde etmek amacıyla vaktin üzerime görev olarak düşürdüğü vazifeyi yaptım. Yeniden elime kitap aldığımda saatin 03:15 olduğunu gördüm. Oysa vaktin üzerime vazife olarak serdiği vazifeye daha iki saat vardı. Gülümsedim ve kitap okumaya başladım. Çünkü ben 02:30 vivarında uyumuştum. İçimde bir (huzursuzluk veya eziklik) eksiklik olduğunu hissedişimin uykularıma yansımış haliydi. Validemin ameliyatı ve onun başında bulunmak zorunluluğumda beni iyice diken üstünde tutmaya başladı. İnan ömrümde sen de olmasan bir köşeye çekilip sessiz sedasız yaşamaktan daha öte şeyler düşünüyorum.


Ah çocuk içimde ne kadar da sevilesisin böyle. Ben de bunu  geregini yapıyorum işte. 19 Ocak 2011


Bekir Kale Ahıskalı
Lebibe'ye Mektuplar 214

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder