2 Mart 2011

Funda Kesbiç’in “Muamma” isimli şiiri Üzerine

Funda Kesbiç’in “Muamma” isimli şiiri Üzerine*

Funda Kesbiç daha yolun başında. Genç biri ve yeni kalem sahibi. Şu an şiirde bulunduğu nokta itibariyle bakacak olursak yaşıtlarına göre iştah kabartan bir yerde duruyor. Onu bekleyen güzel bir gelecek, zor bir mücadele ve her şeye şiir gibi bakma
sanatkarlığı var. Hayata yüreğinin sezilerini hissederek bakabilirse çok iyi bir kalem olacak. Ülke gerçeklerine aldırmadan, alışkanlıkları zorunluluk gibi algılamadan bakacağını düşünüyorum. Şiir ve şiirde başarı sıradan yaşamı benimseyenlerin yapacağı bir yürek oyunu değildir. Eğer sabırlı olursa ve direnirse kazanacaktır. Bu yaşına rağmen uçlarda gezinmeyi becerebilen kaç lise talebesi vardır ki.

Funda Kesbiç şiirine diyeceklerimden çok şahsına diyeceklerim var. Israrla ve üzerine basa basa, altını çizerek söylüyorum şiirde iyi bir noktada. Yaşadığı çevrenin ve eksikliklerin farkında ve o kadar güzel işliyor, yürek diline o kadar güzel çeviriyor ki
birkaç ufak detay haricinde düzenleme yap diyebileceğiniz ve tashih etmeliyim diye düşündüğünüz fazla bir yer bırakmıyor. Funda’yı bana ve şiir dünyasına fark ettiren gönül dostum, kıymetli arkadaşım ve aynı zamanda Funda’nın öğretmeni olan hanımefendiye teşekkür ediyorum. Funda Kesbiç şiirde benim, eğitim hayatında O’nun öğrencisidir. Funda Kesbiç’le şimdiden gurur duyuyorum.



Funda Kesbiç’in şahsında tüm genç şairlere sesleniyorum; Şair başka şairleri okumak zorundadır. Şair bu dünyada var olmak istiyorsa önce eğitimini devam ettirmek zorundadır. Kendi ayakları üzerinde durmak zorundadır. Kendi ayakları üzerinde duramayanla sürekli sefalet edebiyatı yaparlar. Şiir söylenmeyeni söylemek, söyleneni başka bir şekilde söylemek sanatı ise başkalarını okumadan söyleneni bilemeyeceğiniz için başka şekilde söylemeyi de bilemeyeceksiniz. Zamanın olgunlaştırdığı ve her geçen gün daha iyiye giden edebiyatımızı, şiirimiz layık olduğu yere taşımanın tek yolu budur. Başka şairleri okumuyorum çünkü etkilenmekten korkuyorum diyenler bana göre kendi dilleriyle itiraf ediyorlar etkilenmekten değil söylediklerinin söylenmiş olabileceğinden korkuyorlar. Şairin dağarcığında korku sözcüğü olmamalıdır. Sanat bunu gerektirir. Çünkü şiirin sınırları yoktur, şair bu sınırsızlık içinde duruşuna göre, bakışına göre, yaşam felsefesine göre kendine bir sınırlılık inşa eder.

Funda’nın “muamma” şiirine gelecek olursak şiirde belirgin olmayan sözcükler şiiri az tercih edilir yapsa da bu isim bu şiirin bedenine oturmuş. İçindeki sevgiyi çözemeyen ama varlığından mutlu olan bir kalem görüyorum. Belki de “muamma” buradan geliyor.

Bir şeylerin gizemi var sende
Karanlığa sis olmuş sanki gözlerin

Şiir kısa bir şiir gibi duruyor ama ben bütünü parçalara ayırarak tahlil etmek istiyorum. İlk iki dize itibariyle şiirin başlığını destekleyen sağlam bir hitabet şekli sergilemiş. Sevgiliye der gibi ama bana göre kendisini çözme mücadelesi içinde.
Bu iki dize için her şey denilebilir. Karşıdaki güven vermemiş, belirsizlikler hakim, şair başkasında kendi benliğini sorgulamış vs… burada benim dikkat etmem gereken şey şudur bir şair iki dizede bu kadar düşünce üretmemize sebep olabiliyorsa başarılıdır birde işin ama ile başlayan tarafı var. Ama… dediğim tarafı şu; ”Karanlığa siz olmuş sanki gözlerin” dizesi. Evet, okuyunca güzel duruyor. Haz veren yanı da var. Şiirselliği korumuş vs… Bana göre bu bir hatayı kapatmaya yetmemiş. Karanlık bir belirsizliktir şiirin başlığıyla örtüşen bir ifadedir. Karanlığa sis olmak fazladan imge kenetlemesi olmuş ki bu şiiri tahlil etmemi sağlayan en önemli eksikliktir. Burada gizem anlatılırken karanlık değil de aydınlığa sis ifadesi kullanılmış olsaydı daha yalın ve keşmekeşlikten uzak olurdu.

Ellerin hiç değmedi ellerime
Gözlerimde durmadın.
Gelip geçtin sadece


İkinci kısım dediğim bu bölüm birinciyi yalanlıyor daha doğrusu desteklemiyor. İlk iki satırdan ayrı yazılmış ve arada boşluk bırakılmış olsaydı desteklemesi gerekmiyordu. Gelip geçtin sadece bir bakışlık okumaya benzer ki ilk hükmü çıkarmak için bu kadar ipucu yeterli değildir. O zaman İlk iki dizeden ayrılırsa tashihe gerek kalmayacaktır.


Dudakların ince, soğuk…
Belli ki utangaçsın,

Üçüncü bölüm içinde aynı şeyleri söyleyebilirim. Gizem, sis, gözlerinde durmamak, gelip geçmek… sözcükleri çok derinlik ifade eden ve kapsamlı sözcüklerdir. İlk iki kısımda kullanıldıkları yerler itibariyle fena durmuyorlar. Ama üçüncü bölümde yer alan dudakların ince ve soğuk somutluk ifade eden sözcüklerdir. Gizem siz, gözlerinde durmamak ile aynı yerde kullanılacakları zaman ”belli ki” gibi kesin sözcükle desteklenmemelidirler. Burada belli ki yerine “belki de utangaçsın” diye bir ifade şekli seçilmeliydi. Çünkü şiirin kalbi olan ve üçüncü bölüm hariç tüm bölümleri destekleyen dördüncü bölüm de;

Seni sevdiğimi anladığın an
Belki de bende unutulacaksın.

…dediğiniz zaman üçüncü bölümü şiirdeki tahtından indirmiş olursunuz. Funda Kesbiç şiirde öğrencimdir. Funda birçok şairin yaptığı ivedilik sorununu yaşıyor. Şiirde alacağı yol itibariyle bakacak olursam Funda bu şiiri defalarca okumalıydı.
Sözcükleri bir araya getirdiğiniz zaman şiir olur, kalıcı şiir olsun istiyorsanız kendinize karşı merhametsiz olmalısınız.

“Muamma” şiirini okuduğumda bende kesinlik kazanan kanaat şu oldu; Genç arkadaşlarımız özellikle Mehmet Kaplan hocamızın iki ciltlik şiir tahlillerini okumalılar. İlk cildinde “Tanzimat’tan Cumhuriyete” (230-240 sayfa diye hatırlıyorum) ikinci cildinde Cumhuriyet Dönemi” (530-540 sayfa diye hatırlıyorum).

Funda Kesbiç yaşının gereği sadece duygularıyla yazıyor ve bu duygu yoğunluğu oldukça fazla. Eğer bu yoğunluğu bilgiyle desteklemezse bu yoğunlukla en fazla dört yıl daha yazabilir ve daha sonra birçok Türk Kadını gibi evlilik kisvesi altında duygusal körelmeyle birlikte, şiirin sadece avuntu kısmı olan içi dolu olmayan sözcükleri duymaya mahkum olacak demektir.



Bekir Kale Ahıskalı
Şiir Tahlilleri-17

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder