2 Mart 2011

Oktay Rıfat'ın "Düşsel Bir Gezintiden Notlar" isimli şiiri üzerine

Oktay Rıfat'ın "Düşsel Bir Gezintiden Notlar" isimli şiiri üzerine

Düşsel Bir Gezintiden Notlar

Bilyalı bir düdük cebimde, Samatya,
Çocukken çaldığım, sen uyurken o kuş,
Tohumları etek dolusu bırakmış
Küçük bahçelerde, gelincik, papatya.

İşte kümesin telleri, işte yitik
Günlerimiz, mor salkımı orta katın,
Hoyrat, yüklü bulutlarıyla şubatın
Deli dolu, belki sevdalı, sonra ilk,

İlk gördüğüm meme basma entariden
Vavlarla, eliflerle, iç içe gülle
Loş sofalarda badem şekeri, hülle.

Durgun, öyle bir akşam olsa yeniden,
Büyüsem, evler ışıklarını yaksa,
Üfleyerek içsem çayımı sıcaksa!

Oktay Rıfat


Bir önceki eleştiri/yorum serisi olarak yazdığım Sait Faik Abasıyanık'ın "Deli Çay" isimli şiirinde de dediğim gibi Batı edebiyatına has olan bir takım nazım şekilleri Servet-i Fünuncularla birlikte edebiyatımıza da giren nazım şekilleri vardır. Sait Faik Abasıyanık'ın şiirinde "Sıfat Üslubu"ndan bahsetmiştim. Oktay Rıfat'ın bu şiirinde de batı edebiyatına has olan "Sonnet" nazım şeklinin kullanıldığını görüyoruz. Burada okuyucumun aklına "Sonnet" nazım şeklinin ne olduğu, nasıl olduğu sorusu gelecektir.
Önce okuyucumun bu merakına cevap vererek tahlilime devam edeceğim. Sonnet: iki dörtlük ile iki üçlükten ibaret kapalı bir nazım şekline verilen isimdir. Kafiyeleri abba-abba-ccd-ede veya eed şeklinde dizilir. Edebiyatımızın tarih sürecini incelediğimizde hiç alışık olmadığımız bir nazım şekliyle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Servet-i Fünuncular bu nazım şeklini edebiyatımıza taşıdıklarında bizim geleneksel nazım şekillerimize göre daha karmaşık bir yapıya sahiptir ve ilk etapta benimsenmesi de kolay olmamıştır. Bütün bunlarla birlikte Oktay Rıfat sadece sadece abba-abba-ccd-ede veya eed kafiye şemasına bağlı kalmamış 12 heceli bir vezinde kullanmıştır. 12 heceli vezin şekli Türk şiirinde pek kullanılmamakla birlikte Oktay Rıfat'ın kullandığı bu vezin ve şekil cümle yapısına da tesir ederek cümle yapısını değiştirmiştir.

Oktay Rıfat'ın abba-abba-ccd-ede veya eed kafiye yapısını tam kullanmamakla beraber bende uyandırdığı düşünce ahenkten ziyade bir şekle uymaya zorlama hissidir.
Şair çocukluk dünyasına ait unsurları şiirine sokmayı başarmış ve bunlarla birlikte modern bir resme ait bir tablo oluşturmuştur. Şiirin üslubu, ahengi bizim kültürümüze yabancı olmakla beraber tasvir edilenler itibariyle bize ait bir dünyadır. Bilyeli düdük, badem şekeri, küçük bahçelerde açan gelincik, orta katın salkımı, kümesin telleri, eliflerle süslü hatlar, duvarlardaki yavlar, üflenerek içilen çaylar ve hülle...

Burada bilen okuyucularımıza hatırlatma, bilmeyen okuyucularımızın ise öğrenmeleri maksadıyla "hülle" den bahsetmek istiyorum. Hülle Osmanlı dönemine hatta islam toplumlarına has bir evlenme şeklidir. Eşinden üç talak ile boşanan kadının onunla tekrar evlenebilmesi için önce başka birine nikah edilmesiyle uygulanan bir usuldur.

Şair şiirin içerisine çocukluk günlerine ait bütün unsurları sokmakla birlikte özlem duygusunu da sokmuştur. Bu eski günlere dair bu özlem duygusunu Yahya Kemal gibi eski kültürümüze has bir şekil ve dil ile birlikte değil de batı edebiyatına has yabancı bir şekil ve üslubla kullanması dikkate şayan bir konudur. Zira yabancı unsurlar şiirimize taşıyan her şairin yanı derecede başarılı olduğunu söylemek mümkün değildir. Şairin bu tarzı bana modern bir kulenin duvarına işlenen eski bir motif gibi 
hem modernliğini hem de köklerini gösterircesine...



Bekir Kale Ahıskalı
2 Şubat 2010
Şiir Tahlilleri- 64 Oktay Rıfat'ın "Düşsel Bir Gezintiden Notlar" isimli şiiri üzerine

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder