9 Mart 2011

Sinhare Seher'e mektuplar

Sinhare Seher'e mektuplar

Sevgili Sinhare

Nelerimi almadılar ki. Gülen yüzümden, suskun yüreğimden başka neyim kaldı ki. Kimse arzularımı sormadı. Bir kere karaladığımız satırları ömür boyu ahdim bildim. Peki başkalarının karaladıkları satırlara verdikleri sözlere ne oldu. Şimdi kötü günlerimin sahibi oldular. Bu ezik yaşamın kıyılarını bile bana çok gören yokluğuma ağlayacağını beyan edenler kalmamasına rağmen varlığımı güldürmeyen, yokluğumda kimin için ağlayacak. Gidişime mi yoksa kullanılışıma mı yoksa mahrum kalacakları sevda sözcüklerine mi?

İlk ve son umudum sensin demiştim Sinhare. Yüreğim sevdana parçalar verdikçe büyüdü. Koşulsuzca koşaraktan hem de nice acılara koşularaktan bilemezsin.


Bir bakışının izi var yüzümde bir de gözyaşlarımın bıraktığı iz. Benim utanılacak yaralarım hiç olmadı. İçimdeki güzel kız bir ninniyi kıskandıracak kadar güzel uyuyordu. Uzaklardan gelenler de uzaklarda kalanlar da beni hep ağlattılar.. Siyah perçemler örtmek istiyorum yüzüme.Yüreğine düşen kor sen oldun. Soğuk memleketlerden sıcak sular getirip başına dökmedin bir kere. Kuzeyden gelen ilk sıcak rüzgar olmanı bekledim durdum..

Seni seviyor muyum diye kendimle bir buluşma ayarladım. Her seferinde seni çok sevdiğim kararlara imza attı yüreğim. Ben en çok aşkı severim en çok aşktan korkarım derdim şimdi aşk seninle korkulacak olmaktan çıktı. Kaldırımları arşınlıyorum mevsimine yabancı bir güneş adet yerini bulsun diye düşmüş kaldırım taşlarına.
Kredisi olmayan bir aşkın limit aşım bedelini ödüyorum sanki. Her düşüncem senden yana ve her soluğuma bloke konulmuş gibi. Uzaklara gönderdiğim dostlarım sevgili edasıyla dönmek istiyorlar.

Yine mecburum tanrı misafiri merhametini beklemeye. Gözlerimden düşen yaşları engellemek için parmak uçlarım yeteli gelmiyor. Kulaklarıma bir sala sesi daha düşerken rüzgar bu yaslı günümde isten(me)dik şekilde çözecek düğmeleri. Sen iste(me)ye iste(me)ye karşılık vereceksin bu yasallığa. Gönül yaşlarımı yine görmezden geleceksin. Tesadüfi bir ayakta kalmışlığımın olağan gölgesi düşerken yere bir başka dayanağım kalmayacak. Böylesine uzak bir dağa dayanmaktan daha başka çaremde yok... Koca dağ denilen Erciyes eteklerine saklanacak yine. Ben seni açığa çıkarmak isterken sen Erciyes'i saklayacaksın.

Keşke sıkıntılarım önüme dökülen saçımı arkaya atmak kadar kolay olsalardı. Bir sigara dumanı gibi çekip gitmeye hazır dursalardı. Beynimden aldıkları komutla üst üste atılan iki bacaktan altta olanıyım ben. Sabit hareketsiz kalıyorum üzerimize çullanan ve keyfi davranan diğer ayağa.

Beni böylesine çaresiz koyan bu aşkın kırbacı mıdır? Yoksa kendi çaresizliğimin kıyısında mı boğuluyorum?
İhtiyarlıktan uzak eli bastonlu bir yaşlı gibi gözden kaybolmak istiyorum. Güneş dağların arkasına saklanmaya giderken ben sesinin kulaklarıma düşmesini bekliyorum. Ayakları bisiklet pedalına yetişmeyen bir çocuk tütün tabakasından çıkardığı tütünü sarıyor gibi yaparak dünyanın gülmeyen yanını yakmaya çalışıyor. Bilmem ki beni terbiye edişin ne zaman bitecek.

Kara sevdan dokunduğu her yanımı aklaştırıyor. Dün denecek kadar yakın bir zamanda gördüğün saçlarım beyazladılar. Bu sevda beni bir kere daha vurdu. Azılı bir kaçağı vurarak düşürürcesine vurulmadık yanım kalmadı. Ceylanları bekleyen durdun sular gibi bir yanımı kokuşturarak bekliyorum seni



Bekir Kale Ahıskalı
Sinhare Seher'e Mektuplar 223

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder