26 Kasım 2010

İçimde acı fırtına kopuyor

İçimde acı fırtına kopuyor



İçimde acı bir fırtına kopuyor. Başım bulutlandı bir kere. Bitmeyen arzuların sahibi ben değilken, beni böylesine parçalayan şey nedir?

Yıllar süren bekleyişimin vuslat çatlamalarını yaşıyor olmalıyım. Bu kadar acılarıma rağmen bu günler benim en huzurlu ve neşeli günlerim. Bir elim yağda bir elim balda hayat yaşamadım hiç. Yaşamayı da istemedim. Keder uzak durmaya başladı benden, mutluyum. Yorgun kafesimden çıkıp gitmek üzere olan kalbime bir nefes üfledin ki...

O an zaman durdu sanki. Omuz başlarından aşağıya dökülen sevgilerin vardı senin. Mekan silinmişti, sonsuza doğru bir nefes üfledin ki. Süzüle süzüle yaşıyorum zamanı. Ben ki çile denizinin dibini görmüş adamım. Ben ki yüreğimi sahibine saklamış, yıldızlarla süslü gecelere aldanmayıp, damarımda tepinip duran arzulara kement atmışım. Tenimde kişnenemiş istemediğim bir dişi kısrak. Kameri ziyalara boyun eğmemiş kendi meş'alemi kendim yakmış ve taşımışım.

Ben ki canıma tak ettiğinde dostların ıslanmış çehrelerine son bir defa hasretle bakıp "aradığım henüz içinize katılmamış" demiş bakıp gitmişim. Ben ki gül bahçelerinde yeşeren sihirli güllere aldanmamışım. Ben ki kokmayan, solmayan, dalında salınamayan plastik çiçekleri gülden saymamışım. Ben ki geceleri dilimdeki gelecekteki vuslat türkülerimle eskitmişim. Ben ki hicran çölünü yalınayak geçmişim. Yalan gölgelere sığınmamışım, adını ihlasla anmayan dilleri koparmışım..

Ben ki Lebibe seni beklemişim. Yalvarıyorum bana gönlünden başka yer yurt edindirmeye çalışma. Eteğine tutunan başka ışığa pervane olabilir mi hiç? Saçımdan son siyah tel kopsa bile, ruhsuz denilen kayalar gelse dile, ağlasalar kapanarak ellerime yerim de sensin yurdum da. Gözlerime vatan olmuş gözlerin varken, tebessümlerin ki çehrenin en güzel mevsimidir onlar varken, beni sevmekten vazgeçme diyen burnun, kahır çekmekten çekik olmuş gözlerin, simanın yarıçapına yakın bakışlarımın dalgakıranı dudakların, kuzeyi hallerime güneyi iklimler getiren kulaklarımın seyranı, beynimin azığı sesin varken hele de omuz başların Lebibe omuz başların varken bana başka yer-yurt edindirmeye çalışma.

Ben suvunması yapılamayacak soyutluklar yaşadım hep. Yazdığımı düşünüyorsun... Sen de herkes gibi yaşayarak yazdığımı düşünüyorsun. Kanayarak, ağlayarak yazdığımı sana daha kaç kere anlatmam gerekecekse o kadar anlatacağım ve eninde sonunda bize bir kapının aralandığına şahit olacaksın.

Şimdi gidiyorum. Yorgun yüreğin benim için çarpmayı unutup biraz da kendin için çarpmaya çalışsın... Ayrı bendenlerde karşı bedene ait kalbi taşımak çok da kötü değilmiş değil mi? Şimdi bendeki senin kalbin olduğuna göre düşün bakalım gögüs kafesimde tekleyen kim.

Yalvarıyorum bana gönlünden başka yer-yurt edindirmeye çalışma.  26 Kasım 2010


Bekir Kale Ahıskalı
Lebibe'ye Mektuplar 178
İçimde acı fırtına kopuyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder