28 Aralık 2010

Ah şu bağrımda kor olmasaydı(n) keşke

Ah şu bağrımda kor olmasaydı(n) keşke


Bir taşra düğününde
Dudaklardan dökülen zılgıt kadar hesapsız olmuş
Vefa denilen mayası ekşimiş hamur
Gül dikenden sıkılmış
Solmayı aklına koymuş bir kere
Rüzgara bırakmış gövdesini
Bülbül naçar kalmış, asi bir gülün eşiğinde
Yağmurlara özenme diyordum deli gönlüme
Saçlarına dokunan yağmur olmak benim neyine
Kul etti beni yazılı bir ezgiye çevirene
Bak doğru sözüm kay oldu gitti

Ne çare ki
Aşığın gözünü kör eyleyen var
Ah şu dudağımda sor olmasaydı(n) keşke!



Şaşı hayat
Şaşılmayacak bir tek şey verseydi bana
Gözlerimi kapadığım an
Ayak parmak uçlarının başında dikilmezdim
Aldırmazdım telesi kırışmış aşkın
Tabanı kırık düşlerine
Nefesim nefesine değmezdi
Sevdamı düşürmeseydim gönülden dile
Maskara olmazdım elin dilinde
Yakamazdı beni cehennem bile
Bak deli gayretim zay oldu gitti

Ne çare ki
İyiyi kötüye yar eyleyen var
Ah şu bağrımda kor olmasaydı(n) keşke!



Her masal aynı başlıyor
Mecnun’un gözünde gül kokulu sevgili
Gönlü Leyla’yı sevdi ya onu anıyor dili
Bir nefes üflese yandıracakmış çölü
Ah hayat!...Seni fazla ciddiye almışım
Kendimi dört mevsimden bahar saymışım
Oysa senin için sadece kimseymişim
Kanmadım diyelim, mesnetsiz olan söze
İnanmadım diyelim, yalan ağlayan göze
Korktum diyelim, çıkamadım ben yüze
Bak elim ayrılığım huy oldu gitti


Ne çare ki
Aşığa sahrayı dar eyleyen var
Ah şu vuslatım zor olmasaydı(n) keşke!



Bekir Kale Ahıskalı
Nisan 2009
Sinhare yi Beklerken 17

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder