I
En güzeli ey güzel, en güzeli ilk yara
Yara vardı aşktandı, kırılan kalem utanırdı
Yara vardı sözdendi, duyulmak istenmiyordu
Yara vardı Nerede? Nasıl? soranı utanırdı
Yara vardı “kirlendim sevme beni” diyordu
En güzeli ey güzel, en güzeli ilk yara
Sevişmelerin rengi henüz bozulmamışken
Analardan çok, aşk doğururdu ela gözlü kadını
İlkyaz şikayetçileri gibi sıcak ve nemliydi burnu
Bardaklar buğusunu dudaklarından alırdı
Aşk katıktı… yüreği bir ömür doyururdu
Sevişmelerin rengi henüz bozulmamışken
II
Leyla’da başka bir Kays’ın göz izleri var
Azap çölde… gazap çölde… serap çölde
Adem ile Havva’nın, kimseler sormuyor
Cennetten kovuldukları mevsimin adını
Bilmeden Leyla’da Kays’ı sevsin diyor
Leyla’da başka bir Kays’ın göz izleri var
Bir dondurma tarafından öpülürken kadın
…ve bir tespih saydırırken kendini ihtiyara
Denizkızlarıyla eğlencelerde değildim ben
Yokluğunda nöbet tutuyordum sarı acılara
Ey güzel dikene sarılmak zorundayken sen
Bir dondurma tarafından öpülürken kadın
III
Sana ne zaman bakacak olsam Sinhare
Aşkla olan ezeli tanışmışlığımı hatırlarım
Üzerime yürüyen bir sevinç olursun birden
Yatağına yıkılan kadına döner hatıralarım
Sular içerim Kuruyan dudaklarımdan
Sana ne zaman bakacak olsam Sinhare
Sen hangi gölgenin bedeniysen Sinhare
Gecenin kör olmayan keskin bir anında
Kendi gölgenden sayarak beni de hep
Kıyıya oturup ayaklarınla denizi salla
Bardağı aradan çıkar, dudaklarımı sen öp
Sen hangi gölgenin bedeniysen Sinhare
Utanmadın değil mi ey cesaretten fukara?
Parmak uçlarım kıvılcım beklerken senden
Saçlarını rüzgarlara okşattırdın değil mi?
Bir öpücükle geçerken acılarım eskiden
Öpmediğin yerlerim söyle neyin yetimi
Utanmadın değil mi ey cesaretten fukara?
Seni sev(ç)mek suç olsaydı da seni sev(ç)erdim
Son öpücük belirler tapılası bir bedenin sınırlarını,
Nasıl ki şehrin sınırlarını gecekonduları belirler
Gün doğmadan biraz daha ağartırım saçlarımı
Sevdasına aklaşmayan saçlar nasıl severler
Seni sev(ç)mek suç olsaydı da seni sev(ç)erdim
(Sinhare yaşanmamış iklimlerin coğrafyasından çık gel)
Bekir K. Ahıskalı
Haziran 12 2008
Sinhare 56
//////////////
Sanki yanındaymışım gibi suçlarlardı ikimizide
Akşam olsun da
Sesin kulaklarıma dolsun diye beklerdim
Bilirdim ki yatağının öteki yarısı boştur
Karanlığı sırf bu sebepten severdim işte
Düşlerimin adresleri odana çıkacak olsa bile
Utanırdım yanına uzanmaya başında dikilirdim
Ben başka şehir sokaklarından severdim seni
Sanki yanındaymışım gibi suçlarlardı ikimizide
Hani sen ağlayacak olsan o şehirde
Ben bu şehirde sırılsıklam ıslanır
İliklerime kadar üşürdüm.
Dişlerim birbirine dokundukça
Ellerimi koynuna sokacak gibi olurdum
Yanaklarım kızarır ellerimi çekerdim birden
Ben başka şehrin yağmurlanırda ıslanırdım
Sanki yanındaymışım gibi suçlarlardı ikimizide
Utangaç severdik birbirimizi… uzaktan uzağa
Onlar dudak dudağa düşünürlerdi ikimizi
Oysa biz aşkın düşünü bile tene indirmezdik
Biraz uzaklara dalacak olsa birimizin gözleri
Diğeri kapıdan girecek diye korkardı insanlar
Hani bizi birbirimize yakıştırmıyor da değillerdi
Ben başka şehirdeki uykularımda öperdim seni
Sanki yanındaymışım gibi suçlarlardı ikimizide
Ne sen hataya meyilliydin nede ben günaha.
Ezan başlamadan duaya dururdu dudaklarımız.
Hakkımızda hayırlısını dilerdik Allah’tan.
Seslerimizi duyduğumuz kadarına adaklar adardık
Biz başka başka şehirlerden söylerdik bunları
Sanki yanındaymışım gibi suçlarlardı ikimizide
Bekir Kale Ahıskalı
1 Eylul 2008
Sinhare yi Beklerken 1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder