28 Aralık 2010

Neyin eksilirdi ki bana baht verseydin

Neyin eksilirdi ki bana baht verseydin


Gölgelerin boyunun bedenleri geçmediği bu beldede
Gün geceye soyunuyor yeniden
Akşam kızıllığında ayrılık beni beklerken
Zaman çarpık ayaklarıyla toz kaldırıyor yollardan

Şehri ikiye bölen bir dere üzerine
Üç düğmeyle tutturulmuş iki yaka
Dağlardan koşarak inen su
Durmak için bir düzlük arar
Su yorgun düşmüş, dere ise bulanık
Burada yerin dibine gömülmüş sevdalar
Şek ayakta, şüphelerse uyanık


Tok söylemle savunur, aç uçkurun namusunu
Bu sebeple kimse emniyette hissetmez avlusunu
Kim elini beline götürmeye niyetlense birden
Daha önce cinayet dökülür diğerinin ellerinden


Ebru’li saatler boşalmaya başlayınca zamandan
Görmesini bilirseniz eğer gün ortasında
Güneş doğar buğday tenli bir yıldızın yüzünde
Dostça gülümser yüzünüze üşümezsiniz artık
Bitkin saatlerin akşam beşi vurmasına yakın
Sarı tebessümler kaplar görebildiğiniz her yeri
Hüseyni bir makam düşer kularlarınıza





Durulmuş bir volkan ağırlığındadır tüm dertler
Se(l)dasız değildir garibin çektiği acılar
Rüzgar kıranlar yön vermek için dertliyi dinler
Her gelen bir öncekinden biraz daha çaresiz
Onbeş kırkdokuzların var yaşamdan habersiz
Kütüğünden bekar yazar doğurmuşlarken ikiz
Girmez mi bu kapıdan bir tane dertsiz, kedersiz




Dertlerle devaları buluşturan adam
Tebessümleri çayından daha demli
Mütebbüssüm insan numaracı Ali
Beşikdüzü efendisinden dinledim Karadeniz’i
Boncuk gözlü bir dilek tutmuş kendisine



Akşam olunca, herkes gider bu şehirden
Bense yabancı olduğumu hatırlarım birden
Senden ayrılan yolların ucu yine sana çıkar
Bir benim yürüdüğüm yol kördüğüm, bîkarar

Dünya denilen handa her insan bir kiracı
Bense kiracıya kiracıyım ya işte bu acı
Saat sekiz olunca güneş gözlerini kapayacak
Kara bir libas giyip bize geceyi doğuracak



Yine yarın ki sabaha kalır yavan umudum
Bu yaman sevdadan ne umdum da ne buldum
Kuraktan çatlar damar damar olan alın çölüm
Umuda bir yol vurmazsan eğer, han soylum




Ey gökleri maviye boyayan güç
Zenginliğinden bize de bir kapı aç
Sen ki Eyüp’ e sabır Yusuf’a taht verdin
Neyin eksilirdi ki bana da baht verseydin




Bekir Kale Ahıskalı
27 Mayız 2009
Sinhare yi Beklerken 19

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder