Neyin eksilirdi ki bana baht verseydin
Gölgelerin boyunun bedenleri geçmediği bu beldede
Gün geceye soyunuyor yeniden
Akşam kızıllığında ayrılık beni beklerken
Zaman çarpık ayaklarıyla toz kaldırıyor yollardan
Şehri ikiye bölen bir dere üzerine
Üç düğmeyle tutturulmuş iki yaka
Dağlardan koşarak inen su
Durmak için bir düzlük arar
Su yorgun düşmüş, dere ise bulanık
Burada yerin dibine gömülmüş sevdalar
Şek ayakta, şüphelerse uyanık
Tok söylemle savunur, aç uçkurun namusunu
Bu sebeple kimse emniyette hissetmez avlusunu
Kim elini beline götürmeye niyetlense birden
Daha önce cinayet dökülür diğerinin ellerinden
Ebru’li saatler boşalmaya başlayınca zamandan
Görmesini bilirseniz eğer gün ortasında
Güneş doğar buğday tenli bir yıldızın yüzünde
Dostça gülümser yüzünüze üşümezsiniz artık
Bitkin saatlerin akşam beşi vurmasına yakın
Sarı tebessümler kaplar görebildiğiniz her yeri
Hüseyni bir makam düşer kularlarınıza
Durulmuş bir volkan ağırlığındadır tüm dertler
Se(l)dasız değildir garibin çektiği acılar
Rüzgar kıranlar yön vermek için dertliyi dinler
Her gelen bir öncekinden biraz daha çaresiz
Onbeş kırkdokuzların var yaşamdan habersiz
Kütüğünden bekar yazar doğurmuşlarken ikiz
Girmez mi bu kapıdan bir tane dertsiz, kedersiz
Dertlerle devaları buluşturan adam
Tebessümleri çayından daha demli
Mütebbüssüm insan numaracı Ali
Beşikdüzü efendisinden dinledim Karadeniz’i
Boncuk gözlü bir dilek tutmuş kendisine
Akşam olunca, herkes gider bu şehirden
Bense yabancı olduğumu hatırlarım birden
Senden ayrılan yolların ucu yine sana çıkar
Bir benim yürüdüğüm yol kördüğüm, bîkarar
Dünya denilen handa her insan bir kiracı
Bense kiracıya kiracıyım ya işte bu acı
Saat sekiz olunca güneş gözlerini kapayacak
Kara bir libas giyip bize geceyi doğuracak
Yine yarın ki sabaha kalır yavan umudum
Bu yaman sevdadan ne umdum da ne buldum
Kuraktan çatlar damar damar olan alın çölüm
Umuda bir yol vurmazsan eğer, han soylum
Ey gökleri maviye boyayan güç
Zenginliğinden bize de bir kapı aç
Sen ki Eyüp’ e sabır Yusuf’a taht verdin
Neyin eksilirdi ki bana da baht verseydin
Bekir Kale Ahıskalı
27 Mayız 2009
Sinhare yi Beklerken 19
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder