27 Aralık 2010

Utangaç Bir Mutluluk





Utangaç Bir Mutluluk, 

I

Nedensiz değildir hiç bir endişe
Alnına gökten bir damla düşse
Coşar yanağından aşağı seller
Bir taşın tenine nemler sarılsa
Gözlerin yosun yeşiline döner
Nedensiz değildir hiç bir endişe


En güzel şarkıyı gözlerin söyler
Aldanmam dudaktan akan ezgiye
Dudağımla tadar gözlerimle görür
Yüreğimle yalvarırım “gel” diye
Sen gülünce içime bir ateş yürür
En güzel şarkıyı gözlerin söyler


Saatleri bırak çocuklar kursun
Çıngırak istedikleri zamanı vursun
Şirin'ler, Aslı’lar mutluysa bu oyunda
Benim gibi sende mutlu olursun
Gülen çocuğa bak gençliğinden soyunda
Saatleri bırak çocuklar kursun

II

Lisan yetmez her şeyi anlatmaya
Bazen parmak uçlarıyla yalvarır
Avuçlarıyla gözyaşı döker insan
Bilinmez hangi hesap nasıl kurtarır
Pınar başında susuz kaldıysan
Lisan yetmez her şeyi anlatmaya


İçinden sevmeyi yeniden keşfet
Beklenen yağmur göklerden gelsin
Bırak! hiç işmar etme ne de el salla
Teninin ısısı güneşte gölgelensin
Sevdiğin güzeli düşlerinde ağırla
İçinden sevmeyi yeniden keşfet


Hayır, kıvılcımlarla oyalayamazsın beni
Şimdi gözlerinden bir yıldırım yuttum
Nerede kaldı neşter beni kim durduracak
Nice dertler gördüm, yüreğimde uyuttum
Bendeki aşk yarası… kesilirse iyileşecek
Hayır, kıvılcımlarla oyalayamazsın beni


Ah! O şarkı bendim Ferhat’a dağı deldiren
Çaresiz bir çocuk ağlıyordu, halay içinde
Bilirdi ki umudunu yitirenler yarı ölüdür
Yetime kulak kesil onun ki başka biçimde
Her aşkın bestesi, türküsü türlü türlüdür
Ah! O şarkı bendim Ferhat’a dağı deldiren


Nedensiz değildir bendeki bu bekleyiş
Aklıma düşünce yalın ayak hallerin
Yüreğindeki sızıyı gözlerime dizerim
Bir yolun bağrına düşse ayak izlerin
Bana çıkar mı diye yollarını gözlerim
Nedensiz değildir bendeki bu bekleyiş


III

Bülbüller gülistanda feryat ettikçe
Dikenlerin nöbeti hiç bitmeyecek
Boş kovanlar korkutacak serçeyi
Kartalların gökteki hükmü sürecek
Yarasalar mesken tutacaklar geceyi
Bülbüller gülistanda feryat ettikçe


Ağlama artık!... sevdaya geç değiliz
Leyla’yı seyret/ki gelinliği yapraktan
Havayı yalayınca dudaktaki derin “ah”
Şirin’e bir bak boğulacak mutluluktan
Yüzüne tebessüm düşür utansın sabah
Ağlama artık!... sevdaya geç değiliz





Bekir Kale. Ahıskalı
 2008
Sinhare 49

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder