19 Ocak 2011

Sabahım sen, eyvallahım sen



Sabahım sen, eyvallahım sen

Sevgili Sinhare

İçimde çoğaldıkça çoğalıyorsun. Her sabah, her akşam büyüdükçe büyüyorsun. Sukunluklarımla birlikte çoğalmaya devam ettikçe iliklerime kadar aşkınla ıslanıyorum. Bir çıkarı olmayan bu çıkarsız yolda her nerede olursan ol içimdeymişsin gibi hissediyorum.

Ellerini yüreğimin tandırına sokacak olsan yakacak kadar hareretli bir ortam göreceksin. Bakışın, kızışın, yürüyüşün ve herşeyden öte o dünyalar bedel yüreğinle bana cihan saadeti bahşediyorsun. Bir an bile aklımdan çıkmayan, sürekli yeni  öyküler doğurmama neden olan o sığınılası gözlerin, o ısınılası solukların yok mu işte onlar beni benden götüren şeyler.

Sesini çeksen bile benden, simanı saklasan, yüreğini soğutsan bile bende bir şey değişmeyecek kadar sen olduğumu bilmelisin. Ruhun ruhumu o kadar aydınlattı ki. Sendendir bu suskunluklarım, sendendir bu direnişlerim ve yine sendendir konuşkanlıklarım. İçinde senin olmadığın bir göz kırpmam bile olmadığını bilmeni istiyorum.

Sevgili Sinhare

Seni anlatmaya kelimelerim kifayetsiz, seni görmeye gözlerim fersiz ve sana dokunmaya ellerim aciz kalacaklar bunu da biliyorum ama ziyam, katrem,  gökte yıldızım yerde gülüm sensin. Seni sevmek bir yüreğin ulaşabileceği en büyük payedir.  Sevmeyi öğreten duruşuna, sormayı öğreten diline hücrelerimden kurbanlar adıyorum ey en güzel olan

Sabahım sen, eyvallahım sen.
Ömrümden bir soluk uzaklaşma sen.
19 Ocak 2011


Bekir Kale Ahıskalı
Lebibeye Mektuplar 2011
Sabahım sen, eyvallahım sen

1 yorum: