26 Kasım 2010

Masralar ve Bakışlar

Sevgili Lebibe

Annemin masraları vardı. Kolaylık olsun diye her birine bir renkte iplik sarar ve dikeceği kumaşa göre onu çıkarır takardı. Bu annemin kumaş ve bakış ile olan konuşma şekliydi. Bu durumu dikkatle inceler ama ilgimi belli etmemeye çalışırdım. Sökülen ve yırtılan bir elbisemizi dikmesini veyaa tamir etmesini söylediğimizde aldığımız en olumsuz cevap "şu an makinada başka masra takılı, o renkle olmaz" olurdu. Anlardım ki annem kendi işleri kadar bakacak ve yorumlayacak olana göre de hareket ediyor, onun dilinden konuşmaya çalışıyordu.
 
Bu bende çocukluğumdan kalan bir durumdu. Seni tanıdıktan sonra senin bakışlarını o masralara benzetiyorum. Her türlü ruh halime uyan bir bakışın yok mu?Nasıl da onları kumaşımın rengine göre keser, biçer ve boyarsın.

Lebibe

İnsanın bir gününde iki önemli zaman tanımı vardır. Biz öyle sanıyor ve düşünüyoruz değil mi? Gündüz ve gece... Bu iki zaman diliminin iki de anahtarı mevcuttur. Bu anahtarlar en az o ikisi kadar bilinir ve önemsenirler. Gündüz ve gecenin kapısını açan anahtarlar bunlardır işte. Onların öyle bir eşiği vardır ki insan bunlardan hangisine akmak istiyorsa bu eşiğe yüz sürmek ister. Gündüz ve gecenin kapı anahtarları seher vakti ve akşam vaktidir. Nasıl ki bir yarasa karanlığın kapısını açtığı için akşamın eşiğine yüz sürer ben de senindeki aydınlık çehreyi bana getirdiği için seherin eşiğine yüz sürüyorum. 01.10.10
 
Bekir Kale Ahıskalı
Lebibeye Mektuplar 140
Masralar ve bakışlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder