26 Kasım 2010

Sevdayı çiselercesine yaşamalı

Sevdayı çiselercesine yaşamalı


Sevdayı çiselercesine yaşamalı. İnce ince yağmalı ki tenlerin sevgi zerreciklerini yudumlamaya, içlerine doğru çekmeye vakti olsun. Bardaktan boşalırcasına yaşanan sevdalar erken coşmalara neden olurlar ve her zaman büyük zararlarla bırakarak geriye çekilirler. Çiselemek bir barış ve uzlaşı elidir. Bardaktan boşalırcasına olmak daha çok saldırı ve ele geçirme gibidir. Çiselercesine yaşamalı sevdaları.


Büyük sevgi açlıkları yaşayan yüreklerimize, tıka basa bir sevda sokarsak eğer, kuşatma yaşayan ve ikmal yolları kesilen kale mürettebatının kuşatmanın kalkması veya yardım gelmesiyle açlığa alışan midelerini doyurmak hamlesiyle yediklerinden sebep ölmeleri gibi yüreklerimiz parçalarız. Bırak sevdamız önce tenlerimize çiselesin. Saç köklerimiz doya doya ıslansın daha sonra boynumuza doğru akmaya başlasın. Gönül çukurumuza ulaştığında bu ıslanma dudaklarımız kanmış olsun. Ellerimize görünmeyen bir kelepçe takalım kendi irademizden. Çelikleşsin irademiz ve biz eğer bir gün köprüleri yıkma kararı aldığımızda hiç bir mani bundan vazgeçiremesin. Bizler kendi köprümüzü yıkarken başka sevdaların yolunu kesmiş olmayalım. Az fakat devamlı olsun bu sevda paylaşımı ve yağmuru.


İnsan dibine kadar sokulduğu dağın aşılabilir olduğunu iki şekilde anlayabilir. Birincisi bu dağ yaklaştıkça büyür. Aşılmaz gibi gözükür. Eğer yeterince uzaktan bakabilirse o dağı bakışlarına hapsedebilir ve bir bakışta görebilecek mesafeye gidebilirse aşılabilir bir dağ olduğunu da anlar insan. Bu benim çocukluğumda dağları aşma yöntemimdi. Gözlerime sığan her şey aşılabilirdi. Ben büyüdükçe yaklaşmasını öğrendim. Yaklaştıkça büyüdü dağlar, aşılmaz gözüktüler. Ben daha da yaklaştıkça uzaktan göremediğim akabelerini görmeye, keşfetmeye başladım. Bunlar dağların zayıf noktalarıydı. Uzaktan karar vermek, denemeden imkansızlığını iddia etmek zirveleri aşmayı yeterince istememekti.

Bir aşkın bitmesine engel çevre değil sevdalıların gayretsizliğidir. Değişmeyen, değişemeyen sevmesini bilemez. Sert rüzgarlara karşı sertliğinden ödün vermeyen dal eninde sonunda kırılır. Bazen kalıplarından, kurallarından esnemeli insan.

Anladım ki zorluk diye bir şey yok. "En zor" diye tanımlanan; karşısında duran zayıf iradelercedir. İradeler ne kadar zayıfsa imkansızlar o kadar çok olur. 23.06.10



Bekir Kale Ahıskalı
Lebibeye Mektuplar 113
Sevdayı çiselercesine yaşamalı


*Bu mektupları orjinal el yazmalarımdan değişiklik yapılmadan alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder