26 Kasım 2010

Sevinç çığlığım, matem feryadım


Sevinç çığlığım, matem feryadım

Sevgili Lebibe şairliğimin boyutlarını bilmiyorsun. Dolayısıyla acılarımın boyutlarını da bilmeyeceksin.  Bazen kolumu kopmuş gibi hissediyoruz. Bazen yerlere oturmaktan çürümeye yüz tutmuş kaba etimi taşıdığımı. Bir terkedilmişle birlikte sabahlara kadar aağlıyorum. Zaman zaman uykularımı bölüp yaratıcıya yalvardığım oluyor. Akan bir çeşme gördüğümde kana kana içtiğimde oluyor, abdest aldığımda. Evine haciz gelen dostlaarıma üzülüyorum bazen. Görleri görmeyen bir adamın elinden tutarak dolaşmaya çıktığımda oluyor, evladını vatanına kurban vermiş bir babanın dökmemeye çalıştığı yaş oluyorum bazen. Şair tüm hayatlar adına acı çeker.

Reddedilmeyi kendine özgü bir soylulukla taşıyabilmeli insan. Bazen de reddedildiğini yüzüne vuran kelimelerle ifade edilmesini beklemeden anlayabilmeli ama reddedilişi koca bir dostluğun yerle bir edilmesine vesile saymamalı... Bazen de bu reddedilmeyi bir kaçışolarak algılamalı. Hayatıma ünlü veya ünsüz, genç veya yaşlı ama birçoğu entellektüel insanlar giriyor ve bilerek veya bilmeyerek bana zarar veriyorlar.

Edebiyatın şiir ile açılıp şiir ile kapandığını anlamalı, bir şairin hayatının şiir ile coştuğunu unutmamalı, aşkın şiir ile örgütlendiği gerçeğine göz kapamamalı. Bende de böyle oluyor. Ruhum şiirlerim ile en manalı şekilde terennüm ediyor. İstemişliklerim ve hüzünlerime diğer insanların inşa ettiklerinden farklı renklerde duraklar inşa etmeye çalışıyorum. İstemişliklerim ve hüzünlerimi takip ederseniz aynı titreşimi yakalayacaksınız. İkisi de aynı duyguda ve aynı edebi hazdadır. Beni bir doğum ne kadar sevindirirse bir ölümde o kadar üzer daha fazlası olmaz. Sevinç çığlığımla, matem feryadım aynı titreşim ve tokluktadır.


Bazen beni anlayamayacağını düşünüyorum. Bu gidişime bir anlam veremeyeceğini ve beni suçlayacağını da düşünüyorum. Kendimi eskiye nazaran insanlardan çektim. İnsanların yaşadıkları ve tercih ettikleri hayat ortalaması beni doyurmuyor. Onların yaşadıklarından dersler çıkarmaya çalışıyordum sonra anladım ki onlar hayat ve hatalarından dersler çıkarmadıkları gibi bu sıradanlıkları ezberbozmadan devam ettiriyorlar. Bana daha derin bir yaşam lazım. Konuştukları bilgi yüklü, bakışları mevsimler taşıyabilen, güldüğünde çehrelerinde çiçekler açabilen, ağladıklarında hazanların yaşanabildiği dostlar, arkadaşlr ve çevreye ihtiyaç duyuyorum. Aşk bunlardan sonra gelebilmeli. Bu aşk sadece bedenden beslenmemeli.09.06.10


Bekir Kale Ahıskalı
Lebibeye Mektuplar-106
Sevinç çığlığım, matem feryadım



*Bu mektupları orjinal el yazmalarımdan değişiklik yapılmadan alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder