26 Kasım 2010

Uykumda bir düş...

Uykumda bir düş... Bir daha düş!

Bu gece aramızdaki kalın duvarıs yıktık Lebibe. İlk defa gözlerine uzun uzadıya bakabildim. İlk defa gözlerinin içine bakarak çekinmeden, başka yöne bakamadan yanaklarım kızararak sana seni ne kadar çok sevdiğimi söyleyebildim. Sen uyuyordun. Belki de başka bir yarınlığı bütünlemeye çalışıyordun yine. Uzaktan bakanlar belkide kim dişi kim erkek ayıramayacak kadar yakındın belki de. Önce normaldi, sonra kısa ve kesik kesikti solukların, daha sonra uzun ve derinleştiler belki de.
 
İlk defa Lebibe. İlk defa bu kadar gerçek olabildim. İlk defa bu kadar gerçektin. Buseler bıraktığımda onları aşağıya doğru salıveren omuzbaşlarını gördüm. Kemiksiz bir kimlikleri vardı. Dudaklarım bir valkanın ağzını öpmüşçesine yanmaya başlamışlardı. Sarıldığım bedenin patlamaya hazır bir yanardağ gibiydi. Ellerimin biraz daha ısrarla ve sapkın dokunsalar patlayabilecek bir balona dokunurcasına dolaşıyordu vücudunu. Alevlerin aksi yüzüme vuruyordu. İkimizde dalgalandıkça köpüren bir denizi andırıyorduk. Belli belirsiz bir uykunun içinde derinlemesine bir düşümdeydim. Sen beni vuruyordun ben sana vuruluyordum. Baharı andıran afrodizyak bir ten kokun vardı. O anda anladım serinletici rüzgarlar ancak o dokunuşun sonunda esebilirlermiş. Derinleştikçe solukların kör bıçağa dönüşüyordu varlığın. Bense kanadıkça kanamak istiyordum. Ya viran ediliyordu obam, yurdum ve ben talan ediliyordum. Ya da ben yakılarak yeni baştan var ediliyordum. Belli belirsiz bir uyukunun finalinde yeni bir güne uyanacağız belki de. Gece bilmeden en güzl şiirini yazmalıydım vücuduna. Sen sabah uyandığında seni ele vermesinler diye vücudundan parmak izlerimi kazımalıydın.

Dudakların Lebibe dukaların. Bir karanın en uzun kumsalı gibiler. Onlardan gidilir denizine ve oradan başlar kara sınırın. Onlar ki bir ucunda soğuk kristaller taşıyorlar yangınları söndürmek için diğer ucundan kıvılcımlar çıkarıyorlar. Sahi Lebibe sen soğuk musun sıcak mı? Yoksa sevdiğine alev sevmediğine buzul olan yanların mı var?
Ellerim uzun bir yolculuğa çıkmış gibiler. Bilmediği yerleri keşfederken aldıkları hazzı anlatamam. Dudaklarımı omuzbaşlarından alabilseydim eğer dudaklarını topraklayacaktım.

Uykumda bir düş... Bir daha düş! Sonra birbirimizin oluncaya kaadar ömrümüz düşleşerek geçsin.

Kim bilir tek gerçek budur. Sevmek.
Bekir Kale Ahıskalı
Lebibeye Mektuplar-109
Uykumda bir düş... Bir daha düş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder