27 Aralık 2010

Ben hırçın bir çığlığım





Ben hırçın bir çığlığım 

Ben hırçın bir çığlığım
Ayrılık anını takvimlerden koparan
Kaba ve kırıcı sessizliği katleden
Bende yalçın kayalar gibiyim
Kıyılarımı süpüren
Dalgalara boyun eğmem/ eğemem 

Ben arsız bir sevdayım
Gözleri silik bir lehçe olsa da kullandığım dilin
Yağmurlardan daha çok konuşmalıyım
Bende yüce dağlar gibiyim
İçimdeki yalnızlık bedenimi yırtıyor diye
Gölgeden dağları sevmem/sevemem  


Ben sevdadan müteşekkilim
Bana insanlık veren
Ne kalemimdir ne de kelamım
Bende çekilen sevdalar gibiyim
Darıdan bir lokmayla kandırılıp
Pazar tezgahlarında satılmam/satılamam  


Ben sevda çölünde bedeviyim
Ateştendir bastığım topraklar
Kimsenin uğramadığı çeşmelerim yoktur
Kumlara düşen gölgemin bile teni alev alevdir
Bende evladı sürgüne giden analar gibiyim
Yüreğimden kum fırtınaları akıtırım lakin
Göz pınarlarımda çölleşmem/çölleşemem  


Ben bu dalın bülbülüyüm
Saçına yel değmesin diye
Tüm rüzgarları içime çekerim
Mesken edinmişimdir açtığın dalı
Nöbet tutar, emir bekler secde ederim
Bende sevdasına sevdalı Mecnun gibiyim
Bir başka gül ile elleşmem/elleşemem  


Anla artık Sinhare
Bir sana pervaneyim
Yalnız sana divaneyim
Bende sadık bir buse gibiyim
Başka dudaklara düşmem/düşemem  



Bekir Kale Ahıskalı
Mart 10, 2008

Sinhare 51

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder