28 Aralık 2010

Köy büyüttüğü/delirttiği deliyi sevmez Sinhare

Köy büyüttüğü/delirttiği deliyi sevmez Sinhare

Omuzlarındaki yükü bacaklarının ikiye katlanmasına en yakın olduğu anda bir solukluk için bırakıp kendine en deliksizinden bir uyku sipariş edeceksin. Günün getirdiklerinin ve götürdüklerinin hesabını yapmadan, başını koyduğun yaştıktan kalkamama ihtimalini dahi göz ardı edip, düşünemeyip karanlığa çarşaflar sermeden öylesine uzanmayı deneyeceksin. Uykuya geçmeden hemen önce tüm yaşamı bir işmar süresi kadar olan o, olmasını hayal ettiğin en güzel tabloyu ifade eden “ Bu yastıkta başım neden tek. Yine neden yalnızım, keşke o da olsaydı” cümlesinin tamamını kurmadan deliksiz ısmarladığın uykunun delikli bir yerinden içine sızıp, daha bedenini ona alıştırmadan aklının uyuyuşunu fırsat bilen korkuların kök salıp, uykunun en tatlı yerinde tören geçişiyle geçecekler ve sen kan, ter içinde uyanarak uykularına beddua edeceksin belki ama uykular da sana bu kadar teslim olmuşlarken beddua edişini anlamayacaklar.



…/ uyku doğurduğu rüyayı bilmez Sinhare



Bu hayata neresinden tutunacaksın ki?
Hangi günün getirdiklerine sevinecek, götürdüklerine üzüleceksin ki.
Gidişiyle ayaza dönen dünyanda, zemherisine alıştığın yaşamın ilik genişliklerini kendine göre ayarlamışken, zamansız gelişiyle kardan adamlarının ömrüne son veren, sunacağı çiçekler için yudum yudum sular hazırlama gayreti uğruna kardan evlerinin eriyişine isyan edip güneşe beddualar edeceksin belki ama o senin başını bir an önce okşamak için koşarak gelmiştir. O da sana geç kalma korkusuyla soluk soluğadır. Onun bütün çabası sana bir an önce bir kardelen yetiştirmektir.

…/güneş erittiği karı bilmez Sinhare




Böyledir bu hayatın kanunu…
İnsanca değilse yaklaşımlar birisi yok olurken bir diğeri yaşama devam eder.
Katılarak çoğalma değilse, parçalayarak yaşama dönüşür tüm ilişkiler.
Acıdan beslenenini de göreceksin, acısından kıvrananı da…
Seveceksin yanılacaksın, değer vereceksin ve bu değer verdiklerinle tükeneceksin beddualar edeceksin belki de ama sen yine de insan olanı, insanca sevebilecek olanını sevmelisin. Hayatta ve bir ağaç olur meyve veririz, ya bir meyve olur damat kamaştırırız yada kuru bir çalı oluruz. Ne olursak olalım karşımızdaki bizi çoğaltmıyorsa, kendisi çoğalırken bizi tüketir.


…/ateş yaktığı çalıyı bilmez Sinhare





Hayatın acı yanlarını da göreceksin, sevilecek yanlarını da. Günahsız geldiğimiz bu alemde biyografimizle ak bir sayfa ile kalmak istiyorsak ‘insan’ diyebildiklerimizin tanımına önce kendimizi layık olmalıyız. Tutunduğun dal elinde kalmasın istiyorsan sana tutunanların elinde kalmamalısın.


…/toprak yediği ölüyü bilmez Sinhare

İnsanoğlunun içindeki sevgi kendisiyle başlar, kendisinde biter.
Topraksan eğer diğerlerinden farklı olmak için yediğin ölüyü bileceksin.

…/…

Bunun için
…/köy büyüttüğü/delirttiği deliyi sevmez Sinhare


Bekir Kale Ahıskalı
Mayıs 17, 2009
Sinhare yi Beklerken 27

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder