25 Şubat 2011

Mehtap Altan’ın Son Durak’ı Üzerine





Mehtap Altan’ın "Son Durak" isimli şiiri üzerine


Mehtap Atlan ‘Suskun bir ağıttır hanesinden dışarı çıkmayan.’ Şairin kendisine soracak olsak kocaman bir feryat olduğunu söyleyebilir. Şiirlerinde “öteki” kavramını öylesine irdeler, öylesine hırpalar ki, “öteki” dediğini dünyanın merkezi, hayatın odağı kabul ettiğini anlarsınız. Altan’a göre kendi mutluluğu başkaları mutluysa vardır. Şiirlerini okudukça birçok şairde var olan bitmez tükenmez bir yalnızlık, kapanmaz bir uzaklık ve asla azalmayan bir hasret vardır. Bana göre bunun yegane sebebi kendi içine sığdırmakta zorlandığı yüreği…

Toplumda farklı kültürler ve bireyler arasında kaynaşmayı sağlayabilecek bir derinlikte ufku ve uzlaşmacılığı sağlayabileceği kanaatindeyim.

Mehtap Atlan şiirlerini okuduğum zaman gördüğüm en önemli detay Altan’ın konuşamadıkları konuştuklarından, yazamadıkları yazdıklarında daha fazla…

Beyaz Ağıt ismini verdiği kitabını okumuş değilim ama okumuş olduğum bu 47 nci şiirinden çıkardığım sonuç Şair aslında bir buzdağı gibi… Görünen kısmıyla okuduğunuz kısmıyla onu tanıyamazsınız… Şiir gerçek manada yazıldığı zaman şairini anlatır. Şair şiirinde olduğu gibi olmaya çalışır. Ya da olduğu gibi şiirine yansır diyelim.

Andre Gide, Günlük (Seçmeler) isimli eserinde “Sanatçı, hayatını yaşadığı gibi anlatmamalı ama sonraları anlatacağı tarzda yaşamalı. Başka bir deyişle: hayatı ne işe portresi de öyle olacağına göre, dilediği ideal portreye uymalıdır; kısacası kendisini nasıl görmek istiyorsa öyle olmalıdır.” der


... Son Durak ...

Şiirin girişinde bu noktalamalar şiire fazladan bir şey katmamış. Oysa şiirde fazla olan şey barındırılmamalıdır.

Bu şiiri 3 ana bölüme ayırabiliriz.

1. Şiirin kahramanı baş aktörü dediğimiz ve benim “öteki” diye nitelendirdiğimi (bu nesne olabilir, birey olabilir, başka bir canlı olabilir) anlatan, tarif eden, şiirdeki yerini ve statüsünü belirten sözcüklerin yer aldığı niteliklerini anlatan bölümler Sen! diye başlayan kısımlar.

Sen! Duygunun yorgun şovalyesi…
Sen! Aşkın hasrete yenik yüzü...

Şiirin lokomotif cümleleri.. Mücadeleci ama yorgun. Aşık ama hasrete yenik.

2. Düşlenen ve gerçekleşmesi hayal edilen dışarıdan bakılınca önemsiz görünen ama şairin içinde bir gereklilik dediği ve bu aşk, hasret gemisini selamate çıkaracak kurallar ve istekler.
Başarıya götürecek veya “öyle yaparsan başarırsın” diye nitelendirdiğim kısım. Yine burada Altan’ın yaptığı aşağı yukarı her şairin yaptığıyla aynıdır. İçindeki şak denizinde boğulan şair kendini karada sanmaktadır. Kara de bekleyen sevgiliyi de denizde sandığından can simidi uzatırcasına yapması gerekenleri söylemektedir.

İstekler kaf dağının ardındadır ama şair dağı göstermektedir arkasında olanlar kendiside bilmemektedir.

Hüznünü rüzgarın göbeğine at
Ayışığını getir düşler ülkesinden
Gecenin sessizliğinde sesimi dinle
Yüreğindeki beyaz gülüşü
İndir şiirin damarlarına…


Umudunu aşkın koynunda büyüt
Göğsümde uyurken özlemin
Sonbaharın sarı yalnızlığında bul beni
Şiirindeki yaşam sevincini
Gönder beyaz gülüşün ağıdına…

3. Bu bölüm şairin veya bekleyenin ahvalini anlatır. Girişte kahramana yorgun diye şairin kendisi yorgundur. Ama girişteki kadar keskin ve net bir ifade kullanmak istemez. Bitmek, bittiğini beyan etmek şairin özlemini ve mücadelesini anlatsa da net ifadeden kaçınmaktadır.


Suskunun mavi ıslaklığındayım
Sen! Aşkın hasrete yenik yüzü...
Sen! Duygunun yorgun şovalyesi…
Sana koşmaların son durağındayım…


2007 yılında kaleme alınan bu şiir Altan’ın bugün ki şiirlerine nazaran yavan ve katıksız kalıyor. Buradan çıkarılacak sonuç şudur aradan geçen 11 yılda şairi kendisini o kadar donatmıştır ve doldurmuştur ki….


Verlaine’den etki,lenen Cahit Sıtkı Tarancı da “şiir kelimelerle güzel şekiller kurmak sanatıdır, başka bir şey değildir. Ama kelime nedir? Annedir, dosttur, kadehtir, hasrettir, hayaldir, yeni bir manası, tedaisi, bir gölgesi, hatta bir rengi ve adı olan nesnedir.” Diyordu. O da Verleine ve Haşim gibi yalnız gecelerin şairidir.

Mallarme’nin deyişiyle “sözcükler, değerli taşlarla gizli güç halinde bulunan parıltılar gibi, karşılıklı yansımalarla parıldayıp dururlar.


Şiirde varolması gereken her şey var. Kurallar yerli yerinde. Her zaman söylediğim bir şey vardır serbest şiir parmak hesabı gerektirmez ama örgüsel ve estetiksellikten uzakta olamaz. Şair gerekli estetiği ve argümanları kullanmış. Şairi anlamak için günümüz şiirlerini okumak şart...



Bekir Kale Ahıskalı
Şiir Tahlilleri-3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder